21 Eylül 2008 Pazar

RTE’DEN BASIN’A BOYKOT!

Son günlerde, muhalif gazete ve televizyonlarda da sıkça ele alınan, özellikle Deniz Feneri Davası konusuyla ilgili haber ve yorumlar, RTE’yi çileden çıkarmaya yetti. RTE’nin, tahammülsüzlüğün sınırlarını zorladığı her halinden ve iftar sofraları mitinginden belli oluyor. Bütün sabrını gösteriyor görüntüsüne karşın; iktidar olduklarından buyana muhalefeti bir türlü kabullenemedi. Sonunda, AKP ve Zihniyeti mensuplarına seslenerek, Doğan Grubu medya organları hakkında, ‘Bu gazeteleri evlerinize sokmayın ve bu grubun televizyonlarını da izlemeyin…’ çağrısında bulunduğu öğrenildi.
RTE’nin, AKP ve Zihniyeti’ne muhalif olan medya organlarına Boykot çağrısında bulunması, hangi ruh hali içinde bulunduğunun açık kanıtı değil midir? Ayrıca, bu, siyasi felsefesini ve geneldeki düşünce yapısını, dünya görüşünü, hatta eline daha geniş imkanlar geçtiğinde neler yapabileceğini göstermiyor mu? Bunun altında yatan ihtirasın Diktatörlük Hevesi olduğu açıkça görülmüyor mu?
Amacım Doğan Medya Grubu’nu savunmak falan değil. Böyle bir şeye ihtiyacım da yok. Ancak, nereden ve kimden gelirse gelsin, Basın’a uygulanmak istenen her baskıyı kınadığımı da belirtmeliyim.

* * *
Siyasi iktidarın başarısızlıklarını ve Dinci faaliyetleri Alman Mahkemesi’nce belirlenmiş Deniz Feneri gibi kuruluşlarla dolaylı yollardan kurulmuş ilişkilerini Medya organlarının haber yapması çok doğaldır. Bu konuda, AKP ve Zihniyeti ve dolaysıyla da RTE hazırlıksız yakalandı. Olayı örtbas etmeye çalışma gayretiyle önce inkar ettiler. Ancak başarılı olunamadı. RTE’nin konu hakkındaki bütün agresifliği de bu noktada ortaya çıkıyor. Yani, muhalif basının bir an evvel susmasını istiyor.
Yapılan, Demokrasimiz açısından, olabildiğince talihsiz bir durumdur. Bunun, normal ve çağdaş insan mantığına göre kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. Olamaz da!
Çok partili siyasi hayata geçtiğimiz tarihten bu yana siyasi irade ile medyanın kavgalarına çokça şahit olundu. Ama, bugüne değin hiçbir başbakan, RTE gibi, Basını Boykot çağrısında bulunmadı. Cumhuriyet Tarihimizde, medyanın, nispeten özgürce hareket edebildiği bir gerçektir. Sadece, 12 Eylül döneminde, Sıkıyönetim Komutanlıkları’na, Basın’a Sansür yetkisi verilmişti…Yakın tarihimiz böyle söylüyor.
RTE’nin, Türk Ulusu’nun haber alma özgürlüğünü engelleyici ve demokratik haklarından en önemlisini hiçe sayan bu tavrı çok yanlıştır. Bu, Birey hukukuna karşı yapılmış bir saygısızlıktır. Bunun altında yatan ve her an ortaya çıkarılması kaçınılmaz olan, Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl despotça ve yandaşlarından-yalakalarından başka hiç kimseye bir hak tanımaksızın yönetilmek istendiği gerçeğidir. Bu tavır; tıpkı ortaçağ zihniyetlerinde olduğu gibi, kendilerine biat etmeyenin yaşama hakkına saygı göstermemektir.
Kısacası; RTE, basın denetçiliğine soyunmuştur…

* * *
Bugüne değin benzeri görülmemiş bu medya düşmanlığını hafife almamak gerekir. Toplum’da, belirli kişilerin konuşması ve yazması yeterli olmaz. Kitlelerin de bu konularda yeterince duyarlı olması ve yasal zeminler içinde kalmak kaydıyla, tepkilerini dile getirmesi gereklidir.
Yaşamakta olduğumuz çağdaş dünyada, böylesi baskıların bizi yıldırmayacağını ve şartlar ne olursa olsun, demokratik haklarımıza sahip çıkacağımızı göstermek zorundayız. Hiç kimse, Bize, demokratik haklarımızı, gümüş tepsi içinde sunmaz. Böylesi bir beklentiden derhal vazgeçilmelidir…
İfade özgürlüğümüze ve çok sesliliği karşı olan her kuvvete karşı olduğumuzu, Bireysel Haklarımızı koruma adına, bir kez daha göstermeliyiz. Aksi halinde; despot rejimi kabullenmiş sayılırız ki; bu, Atatürk İlke ve Devrimleri’ne inanmış, Laik, Demokratik ve Sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Temel Değerleri’ne ve bugüne değin elde edilmiş Kazanımları’na özde bağlı olan Atatürk Gençliği’ne asla yakışmaz.
* * *
RTE, başında bulunduğu AKP ve Zihniyeti iktidarının dününü ve bugününü oldukça iyi biliyor ve yarınını da görebiliyor… Hükümette bulundukları sürede, yolsuzluklar had safhaya çıkmış, her yandan kirli oyunlar, çarpık para ilişkileri ortaya çıkıyor. Yandaşların, özellikle AKP’li Belediyeler ve onların kurdukları şirketler aracılığı ile devleti hortumlamalarının önü alınamaz olmuştur. Medya da; elbette ki bunları dile getirecektir. Onun da okurlarına ve izleyicilerine karşı sorumluluğu var.
AKP ve Zihniyeti’nin himayesinde olan yandaş medya organlarından, bu konularda aykırı bir ses duyulmadığı gibi; bilakis, üstü kapalı da olsa, muhalif meslektaşlarına karşı bir yüklenme de onlardan geliyor. Tıpkı RTE’nin beklediği gibi, her kesin ve her kesimin biat etmesi bekleniyor.
RTE’nin Basın’a Boykot çağrısı da; bu zihniyet içerisinde gerçekleşmiştir…
CENGİZ ÖNAL ‘TARAKÇIOĞLU’
www.cengizonaltarakcioglu.blogspot.com
cengizonal.tarakcioglu@gmail.com
onalcengiz@gmail.com

Hiç yorum yok: