27 Eylül 2008 Cumartesi

BAYRAM KUTLAMASI

Aslında, bu yazıya başlamadan önce, bütün dostlara bir Bayram Mesajı göndermeyi düşünüyordum. Bilgisayarın başına o nedenle oturdum. Çünkü, bir-iki günden buyana çok sayıda Bayram Kutlama mesajı alıyorum. Mesajlar halen de gelmeye devam ediyor. Doğrusunu isterseniz; dünyaya pembe gözlüklerle bakarak, hoşa gidici sözlerle dolu bir mesajı yazmaya ellerim varmadı.
Neden mi?
Nedeni oldukça basit!
Özellikle son zamanlarda insanlarımızın yüzlerindeki mutsuzluktan çok rahatsız oluyorum. Elbette, mevcut şartlar ve olanlar beni de çok mutsuz ediyor.
Yüzümüzü güldürecek bir şey mi var ki gülelim ve de mutlu olalım?
Hayatın ağır şartları altında yaşama mücadelesi verirken; Polyannacılık mı oynayalım?
* * *
Bir yanda AKP ve Zihniyeti iktidarının olabildiğince ağırlaştırdığı hayat şartları, ayrıca RTE’nin baskıcı tavrı ve toplumu sürekli geren agresif tavırları, öbür yanda da; Atatürk İlke ve Devrimleri’ne inanmış, Laik Cumhuriyet’in Temel Değerleri’ne ve bugüne değin elde edilmiş Kazanımları’na, özde, bağlı olan vatandaşlar üzerinde oynanmak istenen oyunlar.
Dinci ve yandaş medya kuruluşlarındaki bir kısım insanların işaret ettiği kişilerin teker teker toplandığına dair iddialar neticesinde; hemen her sabah yeni gözaltına almalar ve bir iki günlük sorgu-sualden sonra da kesin tutuklamalar. Arada sırada bir iki kişinin serbest bırakıldığı da olmuyor değil.
Bütün bunlar gözümüzün önünde olup, biterken nasıl mutlu olalım?
Mutluyuz diye yalan mı söyleyelim?
* * *
Neler oluyor dersiniz?
Yıllardan beri varlığını sürdürdüğü ve asıl amaçlarının da ülkede kaos yaratarak iktidarı devirme olduğu iddia edilen Ergenekon terör örgütünün nasıl oluyor da üyelerinin büyük çoğunluğu Atatürkçü Düşünce’ye bağlı aydınlardan oluşuyor.
Sahi, bunca yolsuzluk, dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma, devlet malını hortumlama vb gibi suçlamalar AKP ve Zihniyeti mensuplarına yöneltilmiş, hatta bir çoğu bu suçlamalar neticesinde hüküm giymişken, malum terör örgütü içinde hiç AKP ve Zihniyeti mensubunun bulunmaması düşündürücü değil mi?
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün mektebinde yetişmiş ve yıllarca da Türk Ordusu’nda en üst düzey görevlere kadar ulaşmış, sonra da şerefiyle emekli olmuş insanlar, hiçbir mantıklı açıklama ve gerekçe ortaya konulmaksızın alınıp, götürülüyor ve de tutuklanıyorken; AKP ve Zihniyeti mensuplarının, Süt’ten Çıkmış Ak Kaşık misali bir tavır ile malum görevlerine devam ediyor olmaları, size de garip gelmiyor mu?
* * *
Bayram’a birkaç gün kaldı. İnsanların yüzleri gülmüyor. Artık sokaklarda mutlu yüzlü insanlar görmek hayal oldu. Bayramlarda mutlu olunur, insanlar birbirlerini ziyaret eder, küskün olanlar barışır, büyüklerin elleri öpülür ve çocuklara da şekerler verilerek sevindirilir. Ama bugünden görülebilen Bayram, bana hiç de öyle olacakmış gibi gelmiyor. Çarşı-pazarda doğru dürüst Bayram alışverişi yapana bile rastlamadım. Çoğunlukla gördüğüm, ellerinde bir naylon poşetin içinde bir-iki küçük pideyi sallaya sallaya otobüs duraklarına doğru hızlı ve karamsar adımlarla ve mutsuz bir yüzle yürüyen insanlar. Bu durum da nasıl olup da Bayram Kutlayacağımızı merak ediyorum.
* * *
Değerli Dostlar; bu meseleler, işi birkaç yuvarlak sözle geçiştirecek kadar basit değil. Birileri, Atatürk Türkiyesi üzerine büyük tezgahlar kurma ve oyunlar oynama misyonuyla görevlendirilmiş. Bu açıkça belli. Bunun kökünün de ABD’de olduğu ve bütün ayrıntıların orada tezgahlandığı, artık su götürmez bir gerçek. Ülke’nin bu duruma gelmesinin nedeni dışarıdan yönetilmesidir. Dışa, hatta ABD’ye bağımlı ve AB’nin de direktiflerini almadan edemeyen mevcut siyasi iradenin işleri daha da kötüye götüreceğinden endişe duyuyorum.
Mevcut uygulamalar ve toplum üzerindeki baskılar, Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN Bursa Nutku’nda tanımladığı Türk Genci’ni, Atatürk Aydınlanması ve Türk Devrimi davasından alıkoymamalı. Bu Vatan bizim. Bundan kimsenin endişesi olmasın. Bugüne değin uygulanan Bizans oyunlarına boyun eğmeyen yüce Türk Ulusu, bu badirenin de altından alnının akıyla çıkmasını bilecektir. Bundan eminim. Sizlerin de emin olduğunuzu adeta hissediyorum.
* * *
Şimdi gelin de Bayram kutlayalım! Peki nasıl? Bu şartlarda nasıl Bayram kutlanabilir ki? Öyle ya; Bayram kutlayacaksak; mutluyuz demektir. Öyle olmadığımız ortada. Evet Ramazan ayını bitiriyoruz, Bayram yaklaşıyor ama; Türk Ulusu’nda Bayram Kutlayacak mecal mi kaldı?
Bundan kastım, Dini inancımızın gereğini yapmamak falan gibi anlaşılmasın. Böyle bir derdim olmadığı gibi; böyle bir iddiaya da sahip değilim.
Benim söylemeye çalıştığım; şartlar çok daha farklı olabilseydi de; Bayram’a öyle girebilseydik…
Türk Ulusu için öyle bir Bayramı kutlamaya gerçekten hasretim. Umarım yakın zamanda kutlayabilirim.
Her şeye karşın; yine de hepinizin Bayramını en samimi duygularımla kutluyor, her şeyin arzu ettiğiniz şekilde olmasını temenni ediyorum.
CENGİZ ÖNAL ‘TARAKÇIOĞLU’
www.cengizonaltarakcioglu.blogspot.com.
cengizonal.tarakcioglu@gmail.com
onalcengiz@gmail.com

Hiç yorum yok: