26 Haziran 2008 Perşembe

TRAVMA!

Birileri, gündemi yine allak-bullak etti. Sıcakların bunaltıcı atmosferinde bir parça serinleme çareleri arıyorken; yeterince düşünmeden ve de sözün nerelere gidebileceği iyice hesaplanmadan yapılan açıklamalar, ortalığı karıştırmaya yetti de arttı bile.
AKP ve Zihniyeti Genel Başkan Yardımcılarından DMM Fırat, yabancı bir gazeteye yaptığı açıklama esnasında; ‘Atatürk Devrimleri TRAVMA yarattı. İnsanlardan bir gece içinde kıyafetlerini ve dillerini değiştirmeleri istendi…’ şeklinde sözler sarf etmiş. Yapılan eleştirilerin sertliği ve çokluğu karşısında, sözlerinin yanlış yorumlandığını söyleyerek, kendisinin yapmaya çalıştığının ve de anlatmak istediğinin, ‘Devrimlerin ciddi anlamda bir süreç gerektirdiği, bir gecede yapılan değişikliklerin, toplumda TRAVMA etkisi yarattığı…’ gerçeğini vurgulamak olduğunu anlatmaya çalışan DMM Fırat, partisinin MYK toplantısında da oldukça sert eleştirilere maruz kaldı.


* * *

Şaşırmadım. Çünkü bunu hep yapıyorlar. Söyleyeceklerini söylüyor, diyeceklerini bir şekildi diyor ve de belirli kesim ve bir kısım odaklara gönderecekleri mesajlarını gönderiyor, sonra da; toplumdan gelen baskıyı gördüklerinde pısıyorlar, tırsıyorlar.
Bugün, DMM Fırat’ın yaptığı açıklamaları, dün bir başka AKP ve Zihniyeti mensubu yapmamış mıydı?
Hatırlamaya çalışın lütfen!
Laiklik konusunda Bülent Arınç’ın söylediklerini unuttunuz mu? Hani o, ‘…Şeyini şey ettiğimin Laikliği…’ şeklindeki ifadeleri.
Ayrıca, RTE’nin, düne kadar ve her bulduğu imkan ve fırsatta, Atatürk ve O’na ait değerler hakkında söyledikleri ne çabuk silindi hafızalardan…
Daha hangi birini söylesem doğru olur bilmem ki? O kadar çok şeyler söylendi ki! Saymakla ve de söylemekle sayfalara sığdırılabilecek gibi değil. Yeter ki sizler hatırlamaya çalışın…

* * *

Olayın arkasında gizlenen düşünceye baktığımızda; AKP hakkındaki kapatma davasının hıncının alınmaya çalışıldığı açıkça görülebilmektedir.
Yakın geçmişte yapılanları kısaca bir hatırlarsak;
-Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt’ün izlenmesi ve dinlenmesi iddiaları,
-Yargı’dan yapılan açıklamalar hakkında, ‘Bunların böyle konuşmaya yetkileri yok. Siyasi yorum yapıyorlar…’ şeklindeki değerlendirmeler,
-Mehmet Ali Şahin’in, Adalet bakanı olarak, ‘Maaşlarında ciddi düzenlemeler de yapılmıştır…’ şeklinde ve ‘Daha ne istiyorlar…?’ anlamına gelen sözleri…
Dikkat edilirse; belirli bir noktadan kumanda edilircesine, birazcık menfaatlerine dokunduğunuzda; hemen hep birlikte kitlesel savunmaya geçiyor, hatta karalamaya ve daha da ileri giderek çamur atma kampanyalarına başlıyorlar.
Görülebileceği gibi, Atatürk İlke ve Devrimleri’ne inanmış, Cumhuriyet’in Temel Değerleri’ne ve bugüne değin elde edilmiş Kazanımları’na, Özde, bağlı olan Atatürk Gençliği’nin, inandığı değerlerine sahip çıkmasını ve O’nu korumasını bir türlü hazmedemiyorlar.
Sıkıntının odak noktası da burası… Ümmet olmaktan sıyrılıp, Millet olma başarısını gösterebilen ve Teba olmayı reddedip, Vatandaş, Yurttaş olma ulviliğine ulaşabilen Türk Ulusu’nu, yeniden ortaçağın karanlığına götürebilme gayretlerinin boşa çıkarılması, AKP ve Zihniyeti mensuplarını çıldırtmaya yetiyor. Hırçınlıkları ve saldırganlıkları da buradan geliyor…

* * *

Asla göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek var ki o da; AKP ve Zihniyeti’nin amacı belli ve açık olduğudur.
Yapılmak istenen ortada…
Atatürk ve O’na ait olan bütün değerler ve eserleri ortadan kaldırmak, bu düşünceyi, insanlarımızın kafasından olabildiğince çabuk silip atmaktır.
Bunu başarabilmek için her yöntemi denedikleri gözlerden kaçmıyor. Zaten, onlar da bunu gizleme ihtiyacı duymuyorlar.
İşin bu noktasında bir TRAVMA’dan söz etmek gerekirse; bunu Atatürk Devrimleri’nde aramak yerine, bu devrimlerin büyüklüğü sayesinde Atatürk Türkiyesi’ni yönetme şansına kadar maalesef ulaşabilmiş olan AKP ve Zihniyeti mensuplarının, bulabildikleri her fırsatta dile getirmekten kaçınmadıkları ne idiğü belirsiz açıklamalarının, Türk Ulusu üzerinde yarattığı etkilerde aramanın daha doğru ve akılcı olabileceğini düşünüyorum.
Türk Ulusu’nun, Atatürk’ün rehberliğinde ilerlerken, Aydınlanma ve Devrimler’in gerçekleştirilmesinde, bir şekilde içimize kadar sızmış ve hatta yuvalanmış hainler ile işbirlikçilere dikkat etmesi kaçınılmaz bir gerçektir.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ‘Harici ve Dahili Bedhahlar…’ ifadesiyle bunu işaret etmemiş miydi?
CENGİZ ÖNAL ‘TARAKÇIOĞLU’
www.cengizonaltarakcioglu.com
www.cengizonaltarakcioglu.blogspot.com
cengizonal.tarakcioglu@gmail.com

Hiç yorum yok: