Sevgili Okurlar ve Değerli Dostlar,
Sizin de yakından bildiğiniz ve izlediğiniz gibi; yaklaşık 1,5 senedir, Ulus Gazetesi’nde birlikteyiz.
Bu zaman süresince, Ulus Gazetesi’nin hem Yazı İşleri Müdürlüğü’nü, hem Köşe Yazarlığı’nı ve hem de; her hafta en az üç adet olmak üzere, makale yazarlığını yaptım.
Gönderdiğiniz iletilerden ve telefonla kurduğunuz temaslardan edindiğim izlenim; yazılarımdan hoşnut olduğunuz ve ancak zamanla da sert bulduğunuz yönündeydi.
Burada bir gerçeğin altını çizmeliyim ki; bu düşüncelerinizi hissetmek de bana ayrıca bir destek sağladı. Bunun için sizlere, bir kez daha, teşekkür ederim.
Ancak, yaşanılan bu süreç içinde, Türkiye’nin gündemini oluşturan bir çok ilginç ve zor olayları birlikte yaşadık. Devamlı hüzünle dolu olup, zamanla acılar tattık. Bunlar da; elbette ki insanı, bir parça da olsa, gergin yapabiliyor. Yoksa, amacım kasıtlı olarak, herhangi bir kimse veya kurumu kırmak veya incitmek değildi…
* * *
Ulus Gazetesi’nde yazmaya başladığım 2006 yılının güz aylarından bu yana, hep Gazete’nin daha da gelişip, büyümesini, daha çok okura ulaşabilmesini ve dolaysıyla da; okurlarımızın Gazete’de aradığını daha çok bulabilmesini amaç edimdim. Bütün gayretlerimi bu yönde sarf etmeye çalıştım.
Ama, takdir edilebileceği gibi; bu bir ekip sorunudur. Ekibiniz yeterli değilse; başarmanız oldukça zordur.
Sürekli kan kaybedersiniz. Doğal olarak destek göreceğiniz kesimler de sizden yavaş yavaş uzaklaşır. Elinizden hiçbir şey gelmez, olup/bitenin arkasından sadece bakakalırsınız.
Mali gücünüz, her gün biraz daha sizi zorladığını hissettirir. Özel uzmanlık gerektiren işleri yapabilecek kadroları kuramamışsanız, gayretleriniz elbet bir gün boşa çıkacaktır.
Ancak, dürüstçe söylemek gerekirse; bunun suçunu tek bir kişiye veya birkaç çalışana yıkmak asla doğru olmaz. Hatta insani teamüllere bile uygun düşmez.
Siz, Atatürk İlke ve Devrimleri’ne ve Cumhuriyet’in Temel Değerleri’ne ve bugüne değin elde edilmiş Kazanımları’na bağlılığınızı korudukça, yazılarınızı bu ilke üstüne oturtup kaleme aldıkça, başkaları ayrı tellerden ses verir, halen Laikliğin Dinsizlik olduğunu söyler, Dinci ifadesinin, dindarları üzdüğünü ileri sürer ve bunların yazılmasının memnuniyetsizlik yarattığını iddia ederse; yapacak fazla bir şeyiniz kalmaz. Bu, malum sona yavaşça yaklaşıyorsunuz anlamına gelir…
* * *
Kimseyi suçlamak gibi bir amacım yok. Ancak, Atatürk Türkiyesi’nde, halen bazı değerleri öğrenememiş ve tartışmaya ihtiyaç duyuyorsak; size, Gazetecilikte hiçbir şey yardımcı olamaz. Anafor, bir gün sizi de yutar. Buna karşın hiçbir şey yapamazsınız.
Bana, Ulus Gazetesi’nin bu şekilde yürütülemediği, masrafların kısılması, hatta mümkün olan en aza indirilebilmesi için, Gazete’nin Aylık yayına dönüştürülmek istendiği ilk söylendiğinde; verdiği cevap, ‘O gün gelsin bakarız. Haftalık olarak okurlarımızın beklentilerine cevap veremiyorken; aylık olduğunda bu iş çok zor olur. Bu münasebetle; içimden yazmak bile gelmiyor…’ diye cevap verdiğimi hatırlıyorum.
Halen de aynı düşüncedeyim. Ulus Gazetesi, olabiliyorsa, bir an evvel günlük çıkarılabilmeli ve asli misyonunu da asla elden bırakmamalıdır.
* * *
Bugün için, Ulus Gazetesi’ndeki bu son yazımı yazmak, emin olun benim için de çok zor. Hepimiz, karşılıklı olarak, birbirimize alışmış, tarzımızı beğenir olmuştuk. Bunu, bana ulaşan iletileriniz ve telefon mesajlarınızdan anlıyordum.
Bu yazıyı yazdığım 20 Haziran 2008 Cuma gününden bir gün önce, Ulus Gazetecilik A.Ş. tarafından bana yapılan tebligata istinaden, Ulus Gazetesi’yle yollarımızı ayırmıştık.
Geride kalan ilgili arkadaşlara, böyle bir yazıyı yazıp/yazamayacağımı sorduğumda; ‘elbette yazabilirsin’ cevabını alınca, kendimi toparlayıp, sizleri bilgilendirmeye olan saygımın gereği olarak, bir gün sonra kalemi elime alabildim. Bu yazı öylece ve hiç kurgulamadan doğdu.
* * *
Bundan böyle; Ulus Gazetesi’nde olmasa bile, yazılarıma ara vermeksizin devam etmeyi düşünüyorum. Yazılarımın yayınlandığı her yerin, bundan da haberi olsun isterim.
Benimle, elektronik posta aracılığı ile iletişim kurup, yazılarımı okumak isteyen okurlar ve dostlarıma, yazdığım her yazıyı memnuniyetle ulaştırmaya çalışırım.
* * *
Üzülmüyorum. Asla da şaşırmadım. Çünkü Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları yakından izliyor ve değerlendirmeye çalışıyorum. Olup/bitenler bu nedenle bana garip gelmedi.
Hepinizin çok iyi bildiği gibi, çalıştığı gazete ile yollarını ayırmak zorunda kalan ilk kişi ben değilim. Temennim odur ki; son kişi olayım…
Umarım, bundan böyle çok daha iyi şartlarda karşılaşır ve yazılar konusunda yine birlikte oluruz.
Gördüğüm desteğinizden dolayı hepinize teşekkür ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Şimdilik, HOŞÇAKALIN!
CENGİZ ÖNAL ‘TARAKÇIOĞLU’
www.cengizonaltarakcioglu.com
www.cengizonaltarakcioglu.blogspot.com
cengizonal.tarakcioglu@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder