7 Haziran 2008 Cumartesi

‘MALUMUN İLANI’


Anayasa Mahkemesi, üniversitelerdeki türban serbestliği kapsamlı anayasa değişikliğini iptal etti ve yürürlüğünü de durdurdu.
Gerekçeli kararın henüz yayınlanmamış olmasına karşın; iptal kararı, anayasanın değiştirilemez, hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerine dayandırıldı.
Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç ile Üye Sacit Adalı’nın karşı oylarına karşın, 9 üyenin kabul oylarıyla alınan karar gereğince, bundan böyle, türban konusundaki herhangi bir düzenleme, hiçbir şekilde, anayasaya sokulamayacaktır.

HABERİN ETKİSİ BÜYÜK OLDU
Geçen haftanın sonlarına doğru ve de günün mesai saatleri sonunda açıklanan Anayasa mahkemesi kararı, önce bir şaşkınlık yarattı gibi oldu.
AKP ve Zihniyeti mensuplarıyla, malum zihniyetin sağa-sola koydukları çanaklardan ve etrafa serpiştirdikleri kırıntılardan nasiplenen bir kısım işbirlikçi medya kalemşörleri, malum tarzdaki yorumlarını döktürmeye başladılar.
İktidar milletvekillerinden; Abdurrahman Kurt. ‘Bu cüppeli darbe’ derken, bir başkası olan Hüsrev Kutlu da, ‘Hakimler oligarşisi var. Bu karar yok hükmündedir. Resmi Gazete’de yayınlanmamalı, halkoyunu sunulmalıdır…’ dedi.
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in, ‘Gerekçeyi görmeden değerlendirmek doğru olmaz. Hukuken ve siyaseten değerlendirme yapmak için bu gerekli’ açıklamasına karşın, Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat da, gerekçeye bakmak gereğinin altını çizdiğini ifade ederek, ‘Hukuki bir karar olduğunu kabul ediyorum’ ifadelerini dile getirdi.
Ana muhalefet partisi adına Baykal, ‘Yönetenler Anayasa ile çelişmemeli’ diye söylerken; MHP Genel Başkanı Bahçeli, tepkisini sert bir dille ortaya koyarken; ‘Milli vicdan yara aldı. Karar korkarız ki; Türk Toplumunun inanç temelinde bölünmesi ve cepheleşmesi sürecini hızlandıracaktır…’ gibi bir değerlendirmede bulundu.
Uluslararası haber ajansları kararı, ‘Flaş Haber’ başlığıyla dünyaya duyururken; ‘AKP için yenilgi’, ‘Yüksek Mahkeme parlamentonun yaptığı reformu iptal etti’ ve ‘Laik Kesimin, İslam’ın, kamu yaşamında daha büyük rol oynamasına direndi…’ şeklinde yorumların yapılmasına neden oldu.

AKP VE ZİHNİYETİ ŞOKTA
Kararın açıklanmasının ardından, RTE başta olmak üzere yandaşları ve partisinin kurmayları, adeta şaşkınlıklarından ne yapacaklarını bilemeyip, saçmalama örnekleri sergilediler.
Kimileri kararın hukuki olduğunu söylerken, bazıları da tam aksini iddia ettiler. Konuya ılımlı yaklaşım sergileyenler olmakla beraber; çoğunluğunun şokta olduklaro gözden kaçmadı.
Kendilerini, türbanın(bir rahibe geleneği olan sıkmabaşın) üniversitelerde serbet olacağı konusunda hazırlamışlardı. MHP’nin ve zamanla yaptığı çıkışlarıyla da Devlet Bahçeli’nin, bu konudaki desteğinin yeterli olacağını sandılar. Hatta, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, bu ve benzeri olaylar karşısındaki, başka anlamlara da çekilebilecek tarzdaki konuşmaları ve yine benzer davalarda karşı oy kullanması, RTE ve kurmaylarını cesaretlendirmiş olabilir mi?
Çünkü, gerekçeli kararı görmemiş olmama karşın, Haşim Kılıç’ın bu oylamada da karşı oy kullandığı, medyaya yansıyan haberlerden öğrenilmiştir.
Yaşadıklar şok paniklemelerine neden olmuş ve birbirlerinden habersiz açıklamalarda bulunuyorlar.
Anayasa Mahkemesi’nde bulunan AKP’nin Kapatılması istemli dava unutulmuş gözüküyor. Bu söyledikleri, kolaylıkla aleyhlerinde delil teşkil edebilecek tarzda ifadelerdir. Bu kadar dikkati elden bıraktıklarına göre; şokun yarattığı paniklemenin boyutlarını varın siz hesaplayın…

İŞBİRLİKÇİLER DE ŞAŞKIN
Gerek bir kısım işbirlikçi medyaya çöreklenmiş satılık kalem efendileri, gerekse AB’nin şarlatanları şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar.
Malum kalemler ve ayni zihniyetin televizyon görevlileri-yorumcuları, meydana gelebilecek sonuçları hesaba katmadan, olayı sapkınlık boyutlarına varan ve toplumda doğrudan bölünme yaratabilecek ifadelere kadar taşıdılar.
Kararın taraflı ve de kasıtlı verildiğini, siyasi bir karar olduğunu, baskı sonucu alındığını ve daha buna benzer bir yığın saçmalıkları dillendirdikten sonra; bunun tercihi sokağa bırakacağını söyleme gafletinde bile bulundular.
Özellikle Dinci Medya bu konuda öncü konumunda bulunuyor. Okuyunca şaşırmamak elde değil.
Gördüklerimiz ve dinlediklerimizden sonra, hırçınlıklarının ve denetimden uzak bir tarzda konuşmalarının nedenlerinin anlaşılmasında zorlanılmıyor… Kısaca söylemek gerekirse; rant sistemlerinin zarar göreceğinden endişeliler.
Dini ve dolaysıyla da İslam Dini’yle uzaktan, yakından hiçbir ilgisi bulunmayan, hatta rahibe geleneğinden gelen Türbanı, yani Sıkmabaşı rant yelpazesi içinde tutup, bir yığın saf ve temiz duygulu gençlerimizi kullanamayacaklarından, sömüremeyeceklerinden korkuyorlar.
Agresif olmaları ve olayı sağa-sola çekiştirme gayret ve talaşları buradan kaynaklanıyor. Yani, tekerlerine çubuk sokulmuş olması, malum zihniyeti olabildiğince tedirgin etti. Hatta ürküttü!

ORDU NELER DÜŞÜNÜYOR?
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Türban yada Sıkmabaş konusundaki görüşleri öteden beri bellidir. Bu giysi türlerinin, İslam Dini’yle hiçbir ilgisinin bulunmadığı Ordumuz’ca da oldukça yakından bilinmekte ve zamanla da bu konulara gereken dikkat çekilmektedir.
İrtica’nın, en az bölücü terör kadar tehlikeli ve Türkiye Cumhuriyeti için de önemli bir tehdit unsuru olduğu muhtelif defalar Genelkurmay Başkanlığımız tarafından ve çeşitli ortamlarda dile getirilmiştir.
Son olayla ilgili olarak da; Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’ın, Harbiye Orduevindeki bir kokteyl esnasında, Türban-Sıkmabaş düzenlemesinin iptaliyle ilgili kakarı nasıl değerlendirdiği şeklindeki bir soruya; ‘Hepimiz yasal kararlara saygılı olmak zorundayız. Türkiye; Laik, Demokratik ve Sosyal bir Hukuk Devleti’dir. Bu değerlerin yorumlanması mümkün değildir. Bu karar da bir yorum değil, Malumun İlanıdır.’ şeklinde cevap verdi.
Türk Ordusu’nun, Anayasamız’ın değiştirilemez ve hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan maddeleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerleri niteliğindeki ifadeler konusundaki hassasiyeti, hepimizce yakından bilinmektedir. Eğer, henüz bilmeyen veya öğrenememiş olanlar varsa da; Org. Büyükanıt’ın bu ifadeleriyle öğrenmiş oldular…
Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti’nin çekirdeğini oluşturan unsur, hiç şüphe yok ki; Türk Silahlı Kuvvetleridir. Bunu inkar etmenin hiç kimseye bir yararı olmaz…

SAĞDUYULU OLMA ZAMANI
Türban-Sıkmabaş konusu her gündeme taşındığında yazdığım gibi; bir kez daha ve altını çizerek söylüyorum ki; AKP ve Zihniyeti ile onun çanağından ve serpiştirdiği kırpıntılardan nemalanan işbirlikçilerin derdi, Atatürk İlke ve Devrimleri ile Cumhuriyet’in Temel Değerleri ve bugüne değin elde edilmiş Kazanımları’na olan inanç ve özde bağlılığı, Türk Ulusu’nun beyninden söküp atmak ve bu değerleri, olabildiğince iz bırakmaksızın yok etmektir.
Bunun için, tarihte de örneklerini gördüğümüz gibi, ellerinden gelen her yöntemi denemeye çalışıyorlar. AB’ye bile Ülkemiz’i şikayet etmede bir sıkıntı görmüyorlar. Hatta, ABD’nin talimatları ve AB’nin de tavsiyeleri doğrultusunda, bir şekilde, bölücü teröre destek sayılabilecek anlamlar doğurur nitelikte açıklamalarda bile bulunmaktan çekinmiyorlar.
Bu malum zihniyet, Ilımlı İslam saçmalığıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Laik Cumhuriyet yapısını, dini esaslı devlete, yani Şeriat Devleti’ne dönüştürme gayretindeler…
Türk Ulusu olarak sıkıntılı bir dönem geçiriyoruz. Çok dikkatli ve sağduyulu olmak zorunluluğu vardır. Tahriklere gelmemeli ve her türlü provokatif davranışlar karşısında uyanık olunmalıdır.
Etrafımızda, oyunu çamur sahaya çekmek isteyenler olabilecek ve bunlar hiç tahmin edilemeyecek görüntü ve şekillerle bize sokulabileceklerdir.
Rehberimiz, Atatürk İlke ve Devrimleri’dir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, Gençliğe Hitabesi ve Bursa Nutku’nda söylediklerini, bir an bile olsa aklımızdan çıkarmamalıyız.
Bunların nicelerini gördük ki; bunun da üstesinden geliriz…!


CENGİZ ÖNAL ‘TARAKÇIOĞLU’
www.cengizonaltarakcioglu.com
www.cengizonaltarakcioglu.blogspot.com
conal@ulusgazetesi.com
cengizonal.tarakcioglu@gmail.com

Hiç yorum yok: