7 Haziran 2008 Cumartesi

BABACAN YİNE SAÇMALAMIŞ!


Dışişleri Bakanı Ali Babacan, ABD ziyareti kapsamında Washington’da muhtelif temaslarda bulunmuş. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’la olan görüşmelerinin yanı sıra Atlantik Konseyi’nde de bir konuşma yapan Babacan, Türkiye’nin, AB üyeliği sürecini ‘Yüzyılın Projesi’ olarak nitelendirmiş.
Gerek Türkiye’nin ABD ile, gerekse diğer ülkelerle olan ilişkileri ve AB sürecindeki çalışmalar konusunda bilgi veren Dışişleri Bakanı, konuşmasının bir yerinde, ‘İktidar partisi olarak hukuki, uluslararası destek ve halk tarafından verilen meşruiyetle hareket edeceklerini…’ söylemiş.

‘YÜZYILIN PROJESİ’
Nedense bu sözcük birden çok tanıdık geldi. Gözüm bunu bir yerlerden ısırıyor. Neredendi? Neredendi? diye düşünürken; nihayet buldum…
RTE’nin, geçen hafta yaptığı GAP çıkarmasından aklımda kalmış.
Hatırlarsınız, RET, GAP Eylem Planı’nı açıkladı ve 40 milyar dolar civarında bütçe açığı varken; 2008 bütçesinden 1 milyar dolar civarında ödenek tahsisinde bulunup, GAP Eylem Planı’nı 4 yıl gibi bir zamanda gerçekleştireceği sözünü verdi.
Vatandaşlardan gelen coşkuyu da görünce, kendini tutamadı, ‘Bu, Yüzyılın Projesidir’ deyiverdi. Çoğunluğunuz da televizyonlarınızdan bunu duydunuz, sonraki gün de gazetelerden okudunuz.
Aynı ifadeleri Babacan’ın ağzından da duyunca, birden aklım karıştı. Hangisi ‘Yüzyılın Projesi’? Şunu bir doğru belirleyip, adını iyice bir pekiştirseler de; bizimle birlikte herkesler için çok isabetli iş yapmış olsalar. Yoksa her bulduğumuza, ‘Yüzyılın Projesidir’ diye sarılıp, sonra bir de bakıyoruz ki; düşündüğümüz başka, elimizdeki başka…
Tıpkı bunların geleceğinde olacağı gibi… Anlayan anladı…

‘ULUSLARARASI DESTEKLE HAREKET EDECEĞİZ’
Bakan Babacan, yukarıda da işaret ettiğim gibi, ‘Uluslararası Destekle…’ hareket edeceklerini söylemiş.
‘Uluslararası Destek’ derken kimden bahsettiğini anlamak zor değil. Dünyanın önde gelen ülkelerinden ABD başta olmak üzere, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İsrali ve Japonya gibi ülkelerin kastedildiği gün gibi ortada.
Bu ülkelerin hemen tamamı emperyalist sermayeyi oluşturan ve Küresel Gücü elinde bulunduran ülkelerdir. Yani, Atatürk ve Silah arkadaşlarının, ‘Emperyalizme Karşı Verdikleri Mücadele’ işte bu ülkelerin önemli bir kısmıyla olmuştu.
Buradan şöyle bir sonuç çıkar mı dersiniz?
AKP ve Zihniyeti, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı yaptığımız emperyalist güçlerle işbirliği içinde mi?
Bakan’ın açıklamasının altındaki gerçek bu mu dersiniz?
Yani Atatürk ve O’na ait değerleri yok etmek için bu denli mi ileri gitmek gerekiyordu?
……………………..
Geçmişteki yazılarımda oldukça sık kullandığım bir ifade var. ‘Milli Mücadele’yi bilmeden Hükümet olunmaz’ diye… Milli Mücadele, Türk Ulusu’nun onur mücadelesidir. Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin, tarihe kaneviçe işlenir gibi nakşedilmesidir.
Siz, bu tarihi gerçeklerden habersiz bir şekilde uluslararası güçlerle işbirliği yaparsanız; aynen ‘Kuzu’yu Kurt’a teslim etmiş gibi’ olursunuz…
Halbuki, bizim konumumuzdaki ülkeler, sorunlarını, emperyalist ve küresel güçlerden destek sağlayarak değil, Halkıyla bütünleşerek çözmek zorundadır. Aksi halinde çöküntüye doğru sürüklenir ve sonunda da uçurumdan aşağı gidersiniz…

‘HUKUKİ, HALKIN DESTEĞİ’
Babacan, herhalde çokça yurtdışında dolaşıyor olmasından kaynaklanıyor olsa gerek, yurtiçindeki gelişmelerden biraz uzak kalmış gibi…
Yakın geçmişte Yargı Mensupları’yla Hükümet arasındaki krizi duymamışa benziyor. Acaba, yurtdışı görev seyahatlerinde kendisine gazeteler verilmiyor mu? Zamanla da olsa, bakanlık merkez teşkilatıyla telefonla teması olmuyor mu?
Eğer bunlar olmuyorsa çok yazık! Bu temaslar kuruluyor da Babacan’a gerekli bilgi verilmiyorsa ona da yazık! Ama, her şey bir güzel yürütülüyor da Babacan yine böyle konuşuyorsa; o çok daha kötü…
Çünkü, bugüne değin hiçbir hükümet, AKP ve Zihniyeti iktidarının Yargı’yla çatıştığı kadar, Yargı’yla karşı karşıya gelmemiş ve de zıtlaşmamıştır. Bu konunun altını özellikle çizerek belirtmek istiyorum.
Bunlar, çağdaş hukuktan nefret ediyor ve mecelle hukuku özlemi içinde olduklarını her fırsatta dışa vuruyorlar. Ayrıntıyı hepimiz yakından biliyoruz. Yeniden tekrar etmeyelim…
Bu durumda; nasıl oluyor da; ‘Hukuki yoldan sapmaksızın hareket ediyoruz…’ diyebiliyorsunuz?
Kimi kandırıyorsunuz?
Gerek RTE’nin, gerekse Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, yakın bir zaman önce hukuk sistemi ve hukuk adamlarımız konusunda söyledikleri halen kulaklarımızda çınlarken; Babacan beyefendinin bu açıklamasına ne buyrulur?
Tıpkı, Adalet Bakanı Şahin’in dediği söylenir; ‘Dam üstünde saksağan…!’
…………………
Halkın desteğine gelince; anlaşıldığı kadarıyla 22 temmuz seçimlerinden bahsediliyor…
Bakan’a şunu sormak istiyorum;
-Siz, Yaz sıcağında ve devletin imkanı çar-çur edilerek dağıtılan kömürleri halkın desteği olarak mı kabul ediyorsunuz?
-Bulgur ve mercimek torbaları ve bir paket şeker de mi halkın desteğidir?
Başka ayrıntıya girmeye gerek olmadığını düşünüyorum…

AKLI BAŞINDA OLMAK!
Türkiye Cumhuriyeti, 85 yıl boyunca nice Dışişleri Bakanları görmüştür ki; hangisini söyleyelim. Her biri kendi başına birer ekoldür, idealdir… Burada, bir kez daha, vefat etmişleri rahmetle, saygıyla anıyor ve yaşayanlara da sağlık diliyorum…
Gerek Atatürk Dönemi’nde, gerekse O’nun vefatının ardından öylesi insanlarımız Dışişleri Bakanlığı görevlerini üstlenmişler ki; dünyanın bir çok ülkesinde uyandırdıkları hayranlıklar, tarihin ulvi sayfalarındaki yerlerini almıştır…
………………………
Özellikle Dışişleri Bakanlığı makamı büyük hassasiyet isteyen bir mevkiidir. Burada görevlendirilecek insanlarımızda bulunması zorunlu ve gerekli olan Devlet Adamlığı Kriteri’ne çok dikkat etmek gerekir diye düşünüyorum.
Hele, içinden geçmeye çalıştığımız şu zorlu dönemler için bu çok büyük önem addetmektedir.
Yoksa, öyle sonuçlara sebep olabilecek olaylar yaratılır ki; altından kalkmak çok güç olabileceği gibi; faturası da olabildiğince ağır olur…


CENGİZ ÖNAL ‘TARAKÇIOĞLU’
www.cengizonaltarakcioglu.com
www.cengizonaltarakcioglu.blogspot.com
conal@ulusgazetesi.com
cengizonal.tarakcioglu@gmail.com

Hiç yorum yok: