Çanakkale Savaşları ve dolaysıyla da Zaferi’nin 93. Yıldönümünü hep birlikte kutladık. Şehitlerimizi ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, bu vesileyle de, bir kez daha andık ve Onlar için dualar ettik…
Söz konusu Savaş esnasında ANZAC olarak adlandırılan Avustralya ve Yeni Zelandalı askerlerin torunlarının bir kısmı da oradaydı. Bizimle birlikte onlar da dua ettiler. Eminiz ki; Mustafa Kemal’i, onlar da büyük bir tutkuyla andı ve ruhuna dualar ettiler. Avustralya’dan gelen bu dostlar, dedelerinin nasıl kullanıldığının bilincine vardıkça; Atatürk’e olan hayranlıklarının bir o kadar daha arttığını söylüyorlar.
Hele, Atatürk’ün, dedeleri için söylediği,
"Bu memlekette kanlarını döken kahramanlar;
Burada bir dost ülkenin topraklarındasınız.
Huzur ve sükun içinde uyuyunuz.
Siz Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar:
Göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.
Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim de evlatlarımız olmuşlardır."
şeklindeki ve tarihe mal olmuş sözleri, onların daha da duygulanmalarına ve Atatürk’e daha çok bağlanmalarına sebep olduğunu dile getiriyorlar.
AKP VE ZİHNİYETİ ÇANAKKELE’Yİ DE KULLANDI
Bu yıl yapılan törenlere Cumhurbaşkanı ve RTE’nin yanı sıra çok sayıda hükümet üyesi ve milletvekilinin de katıldığı görüldü. Ayrıca, yurdun dört bir yanından, çoğunlukla türbanlı ve kimileri de kara çarşaflı olan ve AKP ve Zihniyeti mensubu ve/veya sempatizanı olduğu her hallerinden belli olan binlerce insan, otobüslerle Gelibolu’ya getirildi.
Kalabalığı görünce coşkusu biraz daha artan ve daha da çok gaza gelen RTE, konuştukça coştu, coştukça da konuştu.
Bir ara, ‘Seyit Onbaşı’yı -Seyit Onbaşı- yapan imandır. Haydi buna da laikliğe aykırı desinler’ diye bir söz sarf etti… Bir anlamda kapatma davasına atgıfta bulunarak; Yargı Sistemi’yle alay ediyor görüntüsü verdi…
Gerçekten de; Çanakkale Savaşları’nı kazanan Türk Milleti’nin Milli İmanı, İnancıdır… Buna hiçbir itirazımız yok. Olamaz da! Ancak, İman ve İnanç ayrı, Laiklik ayrı şeylerdir. Birbirlerine karıştırılması, Laikliğin küçümsendiği anlamına gelir… Bunun da laikliğe karşı kullanılıyor olmasının etik olmadığını düşünüyoruz.
RTE’nin, böylesi sözlere, kendince yüklediği anlamlardan medet umar durumda olması; AKP’nin kapatılması için açılan davadan dolayı içinde bulunduğu ruh halinin vehametini göstermektedir… Çünkü, bu Zihniyet, bulduğu her fırsatta Çanakkale Savaşları’nı Evliya ve Enbiyalar’ın kazandığını saçmalamaktadır. Hatta bu konuda hazırlanmış çizgi filmler, yandaş televizyon kanallarında defalarca gösterilmektedir.
Malum Zihniyet, Çanakkale Savaşları’ndan bahsederken; Yarbay Mustafa Kemal’i asla ağızlarına almıyorlar. Gökten inen bulutların düşman taburlarını yok ettiğini bile öyle bir iştah ve inançla anlatıyorlar ki; artık buna saçmalık değil sapkınlık demek daha doğru olur.
Halbuki; Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşları hakkında söylediği, ‘Çanakkale Savaşları’nı, Çanakkale Ruhu kazanmıştır’ ifadesi, Mehmetçiğin, vatanı ve namusu için hissettiklerini açıkça ortaya koymakta ve Çanakkale Ruhu’nu da neyin oluşturduğunu gözler önüne sermektedir.
Ancak, amaçları Atatürk ve O’na ait değerleri yok etmek olan malum Zihniyet bunu asla dile getirmez. Tarihi gerçekleri saptırarak, olayı dini motiflere büründürüp, tarihi bile tahrif etmekten kaçınmazlar… Öyle yapmaya halen de devam ediyorlar…
ŞEHİTLERİN KEMİKLERİ SIZLIYOR
RTE’nin, böylesine ulvi ve dünyada bir eşi daha olmayan ve Türk Ulusu’nu Tam Bağımsız Türkiye’ye taşıyan Çanakkale Savaşları’nı ve burada şehit olan 255 bin askerlerimizi, siyasi malzeme yapması, asla etik değildir. Şehitlerimiz üzerinden siyaset yapılmasını anlamak ve hatta okurlara anlatabilmek, inanın bize imkansız gelmektedir…
AKP ve Zihniyeti ve dolaysıyla RTE, Kapatma Davası’nın açılmasının ardından paniklemiş ve ödleri kopmuştur. Telaşlanmış olmaları, saçmalamalarına yol açıyor. Bütün çabaları boşa çıkıyor. Tuttuğu her dal eline geliyor. Sağa sola saldırıp, sataşmaları da buradan gelmektedir. Çünkü, hiçbir ifadeleri ve tavırları samimi ve inandırıcı değil…
Şehit edebiyatı yaptığı, yurdun dört bir yanından getirttiği çarşaflı, peçeli ve türbanlı insanlara, bir kısım militan ruhlu AKP ve Zihniyeti mensuplarınca söylettirilen, ‘Türkiye seninle gurur duyuyor’ sözü bir an kulağa hoş geldi. Hepsi o kadar!
Neden mi?
Hemen söyleyelim;
RTE kürsüden üfürürken, kürsü önüne yığılmış olan toplama kitle de; belirli bir odaktan aldığı kumanda ile, önceden belirlenmiş, sloganları bağırıp, çığırırken; meydanın hemen yanındaki turistik eşya büfelerindeki biblolar dikkat çekti. Kameraların bir kısmı oralara yöneldi. Artık, RTE tat vermiyordu…
Bir de ne görsünler?
RTE’nin, imanına sığındığı Seyit Onbaşı’nın biblosunun altında ‘Made in PRC – Çin Halk Cumhuriyeti’nde üretilmiştir’ ifadesi göze çarpmaz mı?
Bu görüntü hepimiz şok etmeye ve oldukça şaşırtmaya yetti de arttı bile…
Ekonomisinin her gün daha iyiye gittiğini söyleyen RTE’nin fiyaskosu ortaya çıkmıştı. Saklanacak hiçbir delik yoktu artık…
Şehidinin biblosunu dahi kendi memleketinde yapamayan ülkenin hangi iyi ekonomisinden bahsediliyor acaba?
Şehitlerin kemikleri üzerine kurulan park yerleri, gezi alanları ve sosyal tesisler bir nebze unutulmuşken; Çanakkale’nin en önemli kahramanlarından Seyit Onbaşı ile Çanakkale Şehitler Abidesi ve daha bir çok tarihi figürün biblolarının Çin’de yapılmış olmasının açığa çıkması; Şehitlerimize ve onların aziz anılarına saygısızlık değildir de nedir?
AKP VE ZİHNİYETİ ROTASINI ŞAŞIRMIŞTIR
Toplumu gerilimden gerilime sürükleyen ve Türk Ulusu’nu, hiçbir haklı gerekçesi olamayacak sudan bahanelerle bölmekten çekinmeyen RTE ve başında bulunduğu AKP ve Zihniyeti, iyiden iyiye rotasından çıkmış gemi misali ne yaptığını bilemez duruma düşmüştür…
Siyasi ihtirasların ve yargılanma korkusunun meydana getirdiği bu gidiş, maalesef Ülkeyi ortaçağ karanlığına doğru hızla sürüklemektedir. Bunun yarattığı ruh haliyle ve özellikle RTE başta olmak üzere AKP ve Zihniyeti’nin bir kısım kurmaylarının agresifleşmeleri, zamanla Hukuku Hiçe Sayan Tavır ve Davranışları, Yargı Mensuplarını hedef gösteren sözler sarf etmeleri toplumu iyice gerilime sokmuş ve belki de önü alınamaz olaylara zemin hazırlamıştır.
Mevcut Hukuk Sistemimize ve bugünkü Yargı Mensupları’na hesap vermemek için, ellerindeki hükümet gücünü, Anayasa değiştirmek amacıyla bile kullanacak kadar gözlerini hırs bürümüş bu kitle, bugün hesap vermekten belki de kurtulacaktır. Ancak, Türk Ulusu’na vermeyeceği hesabını, elbet bir gün Tarih Mahkemesi’nde verecektir.
Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın…
CENGİZ ÖNAL 'TARAKÇIOĞLU'
conal@ulusgazetesi.com
cengizonal.tarakcioglu@gmail.com
26 Mart 2008 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder