4 Mart 2008 Salı

YOLGEÇEN VERGİSİ

Vergi Devlet’in tek geliridir. Devlet Hizmetleri için gereken kaynak vergilerden sağlanır. Buna bir itirazımız yok. Olamaz da!
Vergilerin neler olduğu ve vatandaştan nasıl tahsil edileceğine ilişkin esaslar da yasalar tarafından belirlenir. Vatandaşlarımız da; vergisini ödemenin kutsiyetine olan inancıyla, zamanı geldiğinde vergisini gider öder. Devlet de; elde ettiği kaynakla, vatandaşına hizmete koyulur…
Ancak, bir kısım yerel yöneticilerin, çözüm üretememeleri sonucu yıllardır biriken, hatta kronikleşen sorunların, vatandaşımıza vergi yükleyerek çözülmeye çalışılması, özellikle AKP ve Zihniyeti iktidarının önemli maharetlerinden birisi olduğu gerçeğini bir kez daha yaşamak üzereyiz.
Neden bahsettiğimiz biraz kapalı kaldı diyorsanız; acele etmeyin hemen söylüyoruz:
-İstanbul’un, çokça rağbet gören semtlerindeki araç yoğunluğunu azaltmak iddiasıyla, buralara araçlarıyla gidecek olanlardan ilaveten para alınması… İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş böyle söylüyor.
Örneğin:
-Taksim’e gideceksiniz; ver 10.- YTL. Gece tarifesi, 5.- YTL.
-Beşiktaş’ta bir işiniz var. Aracınızla gitmeniz gerekiyor, gündüz olursa 20.-, gece ise 15.-YTL idare eder…
-Levent, Ulus ve Etiler gibi yerlerin tarifesi biraz farklı.
Neden mi?
-Eh! Onu da takdir edersiniz canım! Malum, oralarda durum ve muhabbet biraz değişik. Kimilerin eli kimilerin nerelerinde dolaştığı pek belli olmuyor da… Ayrıca, magazin haberlerine konu olmak da işin başka cazip yanları. Bu nedenle de tarifesi değişik olmalı… Bu semtlerde endam edecek olanlarınız varsa; gündüz 50.-, gece ise 100.- YTL civarında araç parasını gözden çıkarmalı(
rakamlar gerçek olmayıp, örnekleme amaçlı verilmiştir) …
Pek yakında İstanbul’un semtlerine göre araç tarifesi yayınlanır…
İşte böylesi bir saçma sapan öneriye bulabildiğimiz, daha doğrusu duyduğumuzda ilk aklımıza geleni yazının başlığı yaptık:
Yolgeçen Vergisi!

YÖNETİMDE AKP VE ZİHNİYETİ
RTE’nin, İstanbul’un İmamı olduğunu söylediği günlerden buyana, İstanbul AKP ve Zihniyeti’nce yönetilmektedir. Oldukça uzun sayılabilecek süredir görevde bulunan bu Zihniyet, İstanbul’u daha da karmaşık hale getirmekten başka, çağdaş şehircilik anlayışı çerçevesinde ve ciddi anlamda hiçbir projeyi hayata geçirememiştir. Tabi, İstanbul’un en güzide mekanlarını Arap Şeyhleri’ne peşkeş çekmenin dışında…
2010 yılında Avrupa’nın Kültür Başkenti yapmaya soyundukları dünyanın gözbebeği İstanbul’da, buldukları her boş mekana cami yapmaya kalkışmaktan ve Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi başta olmak üzere, Atatürk’e ve Cumhuriyet’e ilişkin ne varsa yok etmeye çalışmaktan başka hiçbir ciddi faaliyetleri görünmemektedir.
Yapılanların başında eş, dost ve partili yandaşları kollamak, imar planlarıyla istedikleri gibi oynamak, bütün yetkilerinin kullanımından mutlaka siyasi rant çıkarmak ve İstanbul gibi bir şehri yaşanmaz hale getirmek gelmektedir.
İstanbul’un su sorunu, şehir içi taşımacılığı, alt yapı hizmetleri ve çağdaş mimari yapısının korunup devamının sağlanması gibi konular, acil çözüm bekleyen sorunların başında gelmektedir…

AMAÇ DİKKATİ DAĞITMAK
İstanbullular’ın asgari düzeyde rahat yaşayabilmelerine imkan sağlayabilecek düzenlemelerin nasıl yapılabileceği konusunda ciddi anlamda projeler beklenir ve Yerel Yönetim Gelirleri’nin daha akıllıca harcanması ümit edilirken; İstanbul’un imarı adına gerçekleştirilen hizmetlerin çoğunluğunun borçla yapıldığı ve bu borca da Hazine’nin kefil olduğu gözlerden uzak tutulmaya çalışılmaktadır.
İnsanlarımızın, bu sorunların ve yaratılmış keşmekeşliğin nasıl çözümlenebileceği konusunda kafa yormaya çalışırken; Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın önerisi kafaları daha da karıştırdı.
Kısa bir süre önce, RTE’nin köprülerdeki gişeleri kaldırıp İzmit’e yerleştireceğini, Mahmutbey’deki gişeleri ise Edirne’ye taşıyarak, İstanbullu’lar için bir rahatlama sağlanacağı sinyalini vermişti. Ancak, Kadir Topbaş’ın, acayip önerisini görünce, insanın aklına,
‘Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu’ demek geliyor.
Öyle veya böyle… Birinin Ak dediğini ötekisinin Kara diyor olması bizi fazla ilgilendirmiyor. Ama, iğnenin ucu sonuçta bize dokununca; bizler de söylememiz gerektiğini kenara bırakamıyoruz. Kimse kusura bakmasın…

BUGÜNE KADAR NEREDEYDİNİZ?
Aslında bir bakıma, bunlar gündemdeki yaratılmış suni gerilimin etkisini ortadan kaldırmaya yönelik beyhude gayretlerdir. Ortaya atılanların tamamı Türk Ulusu’nu oyalamaktan başka bir anlam taşımıyor. Birileri, ‘Cambaz’a Bak!’ oyunundan medet umma gayretleri içinde…
Türk Ulusu uyanık olmalı ve bu türden oyunları, en kısa sürede bertaraf edebilmelidir. En azından, bulunan ilk imkanda veya Belediye Meclis toplantılarına izleyici olarak iştirak edip, Kadir Topbaş başta olmak üzere, AKP ve Zihniyeti mensubu Belediye Meclis Üyeleri’ne şu soruları sormalı:
-İstanbul’un gelişigüzel yerlerini imara açarken, şehir içindeki en küçük mekanlar için dahi partili yandaşlara inşaat izni verir ve bu inşaatların da park yeri olup/olmadığına bakılmaksızın İskan Ruhsatı verirken aklınız neredeydi?
-Güzelim şehrin en güzide yerlerini Arap Şeyhleri’ne peşkeş çekerken; bugünleri
düşünmediniz mi?
-Çarpık yapılaşma ve dolaysıyla çarpık kentleşmeyi oluştururken; geleceğe bakmak hiç mi içinizden gelmedi?

AKLIN YOLU BİRDİR
Sözü uzatmanın anlamı yok. AKP ve Zihniyeti’nin her alandaki başarısızlıkları, bunları da gazete sütunlarına ve televizyon ekranlarına taşıyanlara karşı acımasızca tavır almaları, bitmiş ve tükenmişliklerinin açık bir göstergesidir.
Üretmeden, emperyalist sermayeden sağlanan sıcak parayla yürütülen işler buraya kadarmış. Yabancı sermaye, kesenin ağzını biraz sıkmaya başlayınca, bir kısım yöneticilerin ortaya attıkları abuk sabuk fikirlerin tutarlılığı olmadığı gibi, maalesef uygulanabilirliği de yoktur…
Toplama suyla değirmenin dönmeyeceğini nihayet gördüler. Trafik yoğunluğunu çözmeye yönelik fikirlerin bedeli yine masum vatandaşa ödettirilmeye çalışılıyor. Ama bunlar asla çözüm değildir. Olması da mümkün görülmemektedir…
AKP ve Zihniyeti’nin, RTE’nin başkanlığından buyana İstanbul’u yönetmeye çalıştığı hesaba katılırsa; o zaman
‘Raylı Sistem’ uygulamaya konulabilseydi; bugün için ‘Yolgeçen Vergisi’ türünden saçmalıkları gündeme taşımaya gerek bile olmazdı…
Çağdaş gelişmenin ufkunu Akıl ve Bilim’in ışığıyla aydınlatmadığınız sürece; vatandaşlarımızın çağdaş yaşamalarına imkan sağlayamayacağınız kesindir.
Ama bu erdem de AKP ve Zihniyeti’nde yok…
conal@ulusgazetesi.com
cengizonal.tarakcioglu@gmail.com

Hiç yorum yok: