12 Mart 2008 Çarşamba

'HAİNLERLE EL SIKIŞIN'

Talabani’nin, Cumhurbaşkanları’nca alışılmış ve bilinen geleneklerin dışında kabullerle 7 Mart 2008 Cuma günü başlayan Ankara çalışma ziyareti sıkıntıları da beraberinde getirdi.
Çalışma ziyareti mahiyetinde olan ziyaret için karşılama esnasında top atışı yapılmadığı gibi, karşılamada Asker de bulunmadı. Başbakan Yardımcısı düzeyinde karşılanan Talabani’nin, buna razı olduğu her halinden belliydi. Ev sahibi konumundaki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de; zaten epey bir zamandır gerilime sokulmuş olan toplumu daha fazla germek istemediği görüntüsü verdi.

ABD TEZGAHI
Irak’ın kuzeyinde gerçekleştirilen Güneş Operasyonu adlı kara harekatının bölgedeki etkisinin ardından, önceden kurgulandığından asla şüphe etmediğimiz Talabani’nin Ankara’yı ziyareti, ABD’nin, bölge üzerindeki oyunlarının bir başka tezgahından başka bir şey değildir. Bu oyuna, maalesef bizim devlet adamlarımız da gelmektedir…
Ziyarete medyanın göstereceği tepkiyi hafifletebilmek amacıyla, önceden Çankaya Köşkü’nde Medya’yı bilgilendirme toplantısı adı altında bir de brifing yapıldı. Brifingin amacına ulaştığı, Cumartesi günkü gazetelere bakıldığında net bir şekilde görülebilmektedir… Öyle ya; sert uslüplu yazıların ve programların yayınlanıp da ABD’nin yüzünün eğrilmesine neden sebebiyet verilsin ki?

ÇANKAYA’DAKİ YEMEK
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Talabani onuruna Çankaya’da, Cuma akşamı verdiği yemek dikkat çekiciydi. Yemeğe davete dilen gazetecilerin; Cengiz Çandar, İlnur Çevik, Mehmet Ali Birand ve Hasan Cemal olduğu basına yansıdı. Oldukça şaşırtıcı öyle değil mi?
Ziyaretin daha ilk gününde fısıltılar yayılmaya başladı. Çankaya’da verilen ve sadece basından malum isimlerin çağrıldığı yemek, acaba bir iş yemeğimiydi? Şeklindeki sorular ağızdan ağza dolaşmaktadır.
Bu gazeteciler belli ki özel seçilmişlerdi. Çünkü basit bir örnekle; yakın geçmişteki bir tarihte NTV’de yapılan bir panelde, Mehmet Ali Birand’ın,
‘Barzani’yle bir el sıkışılsın, ama tanınmasın… Adamların istediği de bu …’ diyor ve bu tavrın bölge hakkında çok etkili olacağını söylediğini duyuyorduk. Bu durumda; Cumartesi günkü gazetelerin, özellikle basının amiral gemisi olduğu iddia edilen gazetenin bile birinci sayfasında Talabani’nin ziyaretine yer vermemiş olması, toplumun bu adama olan muhtelif tepkilerini dile getirmemesi düşündürücü değil mi?

ASKERLER KARŞILAMADI, YEMEĞE KATILMADI
Cumhurbaşkanı düzeyinde ülkemize yapılan ziyaretlerde, bir nezaket kuralı gereği olarak Komutanların da bulunması gelenek haline gelmiş bir uygulamadır. Ancak, konu Talabani olunca, askerlerin havaalanına gitmemiş ve Çankaya’daki yemeğe katılmamış olmalarının, Türk Ulusu adına gösterilmiş bir tepki olarak yorumlanmıştır. Oldukça gurur verici bir davranış olarak görülen bu tavır, içinde bulunduğumuz gerilim ortamında, bir nebze de olsa, yüreklerimize su serpmiştir… Herhalde, Askerler’ce gösterilen bu davranışın ne anlama geldiğini anlayan anlamıştır…

TALABANİ’NİN MESAJLARI
Dışarıya sızdırılan haberlere bakılırsa; Talabani, ‘PKK Ortak Beladır’ ve ‘Bölge’nin huzuru için Hainlerle El Sıkışın’ diye mesaj verecekmiş…
Bu aşamada bir noktaya daha dikkat çekmek istiyoruz. ABD adına Başkan Sözcüsünün yaptığı açıklamada,
‘ABD olarak Teröristlerle Masaya Oturmayız. Türkiye’nin de masaya oturması beklentimiz yok…’ denilmektedir.
İnanmak ne derece doğru siz okurlarımız takdir ediniz. Talabani’nin Ankara ziyareti tamamen ABD’nin yönlendirmesi ve baskısıyla oluşmuştur. Talabani, kendisine verilen görevi yerine getiren bir oyuncu konumundadır. Gerçi Ankara’daki ilk basın toplantısında, Irak’taki Kürt Kedisi polemiği hatırlatıldığında; ‘Türkler’e bir Irak Kedisi bile vermem dedim’ diyerek çark etmiş ve kıvırttığını da resmen göstermiştir. Bu da göstermektedir ki; getirdiği mesaj ne olursa olsun Talabani sözüne ve dostluğuna güvenilmez birisidir. Bugüne kadar yaptığı gibi, yarın yeniden bölücü terörü desteklemeyeceği garantisi yoktur…

TERÖRİSTİ VERMEM
Yaklaşık 30 yıldır Türkiye’nin başına bela olan ve 40 bin civarında vatandaşımızın hayatına mal olan bölücü terörle yaptığımız mücadeleye atıfta bulunulduğunda; Talabani’nin tavrı değişiyor ve yüzündeki sevimsiz ifade yeniden beliriyor. Aynen de şu ifadeleri kullanıyor: ‘Irak vatandaşını asla Türkiye’ye teslim etmem…!’
Bu açıklama, Talabani’nin, Irak’ın kuzeyinde beslediği ve barındırdığı, sonra da Güneş Operasyonu esnasında Irak’ın içlerine kaçtığı belirlenen teröristleri Irak vatandaşı saydığını göstermektedir. Gerçekliği tartışılamayacak bu konudan sonra Talabani’nin samimiyetine ne denli inanalım dersiniz?
Yarın neler yapabileceği bugünden belli olan Talabani’nin gerçek yüzünü, geçmişten zaten biliyorduk. Ancak, Türkiye’deki siyasi otoritenin de bunun bilinciyle hareket etmesi gerekmez mi?
conal@ulusgazetesi.com
cengizonal.tarakcioglu@gmail.com

Hiç yorum yok: