Geçen haftanın sonuna doğru, Ankara’da iki ayrı toplantı yapıldı. Bunlardan birisi Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in Yargıtay Başkanı ve üst düzey görevlileriyle Ankara Hakimevi’nde yaptığı toplantı ve diğeri de YÖK Genel Kurulu’ydu.
Pek fazla patırtı çıkarılmadan ve çaktırmadan yapılmaya çalışılan toplantılar, her ne kadar gözlerden ve dikkatlerden uzak tutulmaya çalışılsa da başaramadılar. Medya olayı haber almış ve her iki toplantıyı da olabildiğince izlemişti.
Toplantılar, özellikle mütareke basını nitelikli bir kısım medyada haber nitelikli olarak işlenmiş, yorum kısmına fazla ağırlık verilmeksizin sanki geçiştirilmişti.
Pek fazla patırtı çıkarılmadan ve çaktırmadan yapılmaya çalışılan toplantılar, her ne kadar gözlerden ve dikkatlerden uzak tutulmaya çalışılsa da başaramadılar. Medya olayı haber almış ve her iki toplantıyı da olabildiğince izlemişti.
Toplantılar, özellikle mütareke basını nitelikli bir kısım medyada haber nitelikli olarak işlenmiş, yorum kısmına fazla ağırlık verilmeksizin sanki geçiştirilmişti.
* * *
Şimdi bu toplantıları biraz irdeleyelim ve önce Hakimevi’ndeki toplantıyı ele alalım.
Konunun ayrıntısına girmeden, RTE’nin İspanya’dan türban konusunda söylediği, ‘Siyasi simge olsa izin vermeyecek misiniz? Yasaklayacak mısınız…? Yasaklayabilir misiniz?’ söylemi üzerine, önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, arkasından da Yargıtay Başkan Vekili oldukça sert açıklamalarda bulunmuştu. Sonra da; göreve yeni seçilen Yargıtay Başkanı Hasan GERÇEKER yaptığı açıklamayla, öncelikle Yargıtay’daki kısıtlı imkanların, yargının mevcut yükünü kaldırmada yeterli olmadığını dile getirmiş ve devamında Laiklik hakkında, kendisinden önce Yargıtay mensuplarınca yapılan konuşmaları doğrular nitelikteki konuşmasıyla, Yargı’nın Laiklik konusundaki görüşlerinin altını bir kez daha çizmiş ve konuya duyulan hassasiyeti de göstermişti.
Açıklamalar üzerine Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, cevap verir nitelikte ve biraz da sert ifadelerle, ‘Biz, Laiklik konusunda sizden daha hassasız…’ ve iş yoğunluğu ile ilgili olarak da; ‘Sabah 09.00, akşam 17.00 mesaisi yerine gece de çalışın’ efelenmesinde bulunmuştu.
Gelelim geçen haftaki toplantıya. Dışarıya sızan bilgilere göre, AKP ve Zihniyeti hükümeti Yüksek Yargı Organı’na adeta Zeytin Dalı uzattı. Yargıtay Başkanı’nın, Meclis’te görüşülmekte olan ve teklif edildiği haliyle çıkarılması halinde Yargı’nın çalışmasını ve bağımsızlığını kısıtlayacak mahiyetteki Yargıtay Yasası’nın çıkarılmamasını istedi. Yukarıdaki sert sözlerin sahibi Bakan Şahin de, adeta geri adım atarak, yeni bir komisyon oluşturulması ve çalışmaların tekrar ele alınarak karşılıklı görüşmeler yapılması gerektiği şeklinde açıklamada bulundu. Anılan yasanın da; Meclis’te Adalet Alt Komisyonu’na sevk edileceğini söyledi.
* * *
YÖK Genel Kurulu ise; öteden beri beklenen bir toplantıydı. Onun için de; medyanın ilgisi daha fazla oldu. Çünkü bu toplantıda;
-İmam Hatip Liselilere, üniversiteye giriş sınavlarında farklı bir katsayı uygulaması konusu ile,
-Türbanın üniversitelerde serbest bırakılması hakkında Anayasa’da yapılmaya çalışılan değişiklik üzerine, bazı üniversitelerde başlatılan çelişkili uygulamaları ortadan kaldırıp, yeni bir düzenleme yapılacağı ve tabii bunun da yasa çıkmadan önce, RTE’nin her daim uyguladığı gibi, ‘Ben yaptım oldu…’ mantığıyla, türbanlı öğrencilerin üniversitelere rahat girip / çıkmasına imkan tanıyacak bir uygulamanın, belki geçici de olsa, başlatılması,
beklentileriydi.
Toplumun önemli bir kesimi bu beklentiye girmişti. Özellikle de gerilen ortamdan başka bir karar çıkabileceği ihtimaline imkan tanınmıyordu.
YÖK toplantısı oldukça uzun sürdü. Toplantı bitiminde, ısrarlı sorular karşısında kısa bir açıklama yapıldı:
Açıklama, ‘YÖK Genel Kurulu’nun bu seferki toplantısının gündeminde, ne türban konusu, ne de İHL’e uygulanacak katsayı meselesi yoktu…’ şeklindeydi.
Oldukça şaşırtıcı. İlk şaşkınlıktan sonra, sızdırılan haberlerden öğrenildiği kadarıyla; İHL’e uygulanacak katsayı meselesi 2009 yılına ertelenmişti. Türban konusu ise; muhtemel Anayasa değişikliğinden sonraya bırakılmıştı.
* * *
Kısaca ve hemen ifade etmek gerekirse; RTE başta olmak üzere, AKP ve Zihniyeti kurmayları, sanki bir odaktan yönlendiriliyormuşçasına, bir kez daha duraklamışlardı. Gördüklerimiz ve duyduklarımız karşısında, bir sinsi manevralarına daha şahit olduğumuz kanaatine vardık… Kısacası şimdilik de, sıkıyı görünce tırsmışlardı…
Çünkü, son aylarda ortaya koydukları tavır, davranışları ve söylemleri çok keskin çizgilere sahipti. Çokça Efelenmeler, Kabadayılıklar vardı… Dolaysıyla toplumu çok germişlerdi. Oldukça dikkat çekici gelişmelerdi bunlar. Ama, yapılan mitingler ve gelen yoğun baskılar neticesinde, adeta geri adım atmak zorunda kaldılar. Birden malum manevralarına başladılar…
Aslında izlediklerimiz, AKP ve Zihniyeti’nin alışılmış davranışları ve karakteristik özellikleriydi. Bunlar sıkıyı gördüklerinde hemen tırsıyor, geri adım atıyormuş gibi görünerek yıpranmamaya çaba gösteriyorlardı. Geçmişte çok olumsuz örnekler yaşamışlardı… Artık; tecrübe sahibi de olmuşlardı…
Hep birlikte hatırlayalım; 14 Nisan mitinginden sonra, Meclis’te çoğunluğu bulunan AKP ve Zihniyeti havlu atmıştı. Ama vazgeçmediler. Yarattıkları gerilime karşın, ‘Mağduru’ oynayarak seçimden galip çıkmayı başardılar… Gerçeğin bu yüzünü, maalesef, başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere, toplumun büyük kesimi de göremedi. Sonuç malum!
* * *
Konunun can alıcı noktasına geldik… AKP ve Zihniyeti’nin bu çalımları ve sinsi manevraları bizleri yanıltmasın. Asla yollarından vazgeçmeyecekler! RTE de hafta içindeki grup toplantısında, ‘Beyaz Çarşafla Yola Çıktık! Bedel Ödemeye Hazırız’ dememiş miydi? Sadece fazla yıpranmama adına bu yollara başvuruyorlar. Bana öyle geliyor ki; oldukça planlı ve örgütlü bir hareket içindeler…
Geri adım atıyor görüntüsü vermeleri boşuna değil. Tekrar deneyecekler. Bundan şüpheniz olmasın! Hatta; bir daha, bir daha deneyecekler! Bu böylece biline…!
Ancak; Atatürk’ün Cumhuriyet’i emanet ettiği Türk Gençliği, olup/bitenlerin bilincindedir. Atatürk İlke ve Devrimleri ile Cumhuriyet’in Temel Değerleri ve Kazanımları’na karşı çıkıp, Türkiye Cumhuriyeti’ni önce bölüp, parçalamak ve sonra da yok etmek isteyenlerin hiç şansları yoktur.
Asla da olmayacak, olamayacaktır!
CENGİZ ÖNAL ‘TARAKÇIOĞLU’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder