Atatürk’ün en önemli emanetlerinden birisi olarak kabul gören Ulus Gazetesi, yaklaşık son 1,5 yıldır haftalık olarak yayın hayatını sürdürmektedir. Oldukça sınırlı bir kadro ile çıkardığımız Gazetemiz hakkında, zamanla okurlarımızdan, dostlarımızdan ve Ulus’a şöyle bir göz gezdirenlerden dişe dokunur olumlu/olumsuz eleştiriler almaktayız.
Genellikle, yıllardır mütareke basınını izlemenin verdiği alışkanlıkla yapılan eleştiriler bizi rahatsız etmediği gibi; aksine gücümüze güç katmakta, bizi daha da motive etmektedir. Anadolu’da bilinen tabiriyle, ‘Meyveli Ağaç Taşlanır’ gerçeğine olan inancımız itibariyle, gerek bugüne kadar olan, gerekse bundan sonra olabilecek ve hangi merciden gelirse gelsin, bütün eleştirilerin başımızın üzerinde yeri var. Hatta zamanla eleştirileri yayınladığımız bile olmaktadır…
* * *
Aslında bilinmesi ve kabul edilmesi gereken gerçek; Ulus Gazetesi, üstlendiği sorumluluğun gereği olarak, sürekli olarak gündemi izlemekte ve güncel konuları, okurlarına yorum yapılmış olarak, diğer bir ifadeyle de Haber-Kritik olarak sunmaktadır. Bugüne kadar olan yayınında başarıyla sürdürdüğü bu çalışma şekil ve anlayışını, bundan böyle de devam ettirme kararındadır. Bize ulaşan övgüler de bunu işaret etmektedir.
Gündem konusunda hiçbir sıkıntısı olmayan ve bunu okurlarına sunmada, yayın ilkelerinden asla ayrılmaksızın, objektif ölçülere azami hassasiyeti gösteren Ulus Gazetesi, zamanla, diğer bir çok günlük gazetelerin verdiği haberleri 10-15 gün öncesinden, yorum olarak verebilmektedir.
Bunu bir örnekle sabitlemek gerekirse;
21 Ocak 2008 tarihli Ulus Gazetesi’nin birinci sayfasında, ‘SIRADA KARA ÇARŞAF, PEÇE, CÜPPE VE SARIK VAR’ başlıklı bir yorum yayınlamıştık. Yorumun özü; RTE’nin İspanya’da yaptığı basın toplantısında söylediği ve oldukça ilgi çeken bir sözdü.
Neydi bu söz? RTE, türbanın serbest kalmasını savunurcasına;
‘Bir Siyasi Simge olarak taktığını düşünün. Bunu suç kabul edebilir misiniz? Siyasi Simgeler’e yasak getirebilir misiniz? Dünya’nın neresinde böyle bir uygulama var?’ diye söylemişti.
Konu hakkındaki görüşlerimizi kaleme alırken; RTE’nin bu çıkışının tarafgir bir tarzda yapıldığını, dolaysıyla da yanlışlığını vurgulamış, Türkiye’de konuya duyulan tepkilerin çığ gibi büyüdüğünü ifade etmiştik. Ayrıca, Anayasa Hukuku konusunda uzmanlaşmış bilim adamlarımızın söylemlerine yer vermiş ve RTE hükümetinin yaptığı uygulamaların Laik Cumhuriyet anlayışına ters düştüğünü açıklamıştık.
Yorumumuz bu tarz ifadelerimizle devam ediyor ve bireysel tepkilerin yetmediği, demokratik haklar çerçevesinde, birlik ve beraberliğin sağlanarak, yasal sınırların dışına taşmaksızın, kitlesel tepkiler verilmesi gerektiği şeklinde sona eriyordu.
Yayınımız üzerine de; oldukça çok eleştiriler almıştık…
* * *
Anılan tarihteki yayınımızın üzerinden 10 gün kadar bir süre geçtikten sonra; 31 Ocak 2008 tarihli günlük gazetelerden(*);
-Yeniçağ Gazetesi’nin 11. sayfasında ve sayfanın tam orta yerinde, bir eylemden resim verilerek, resmin üzerinde, ‘ÇARŞAF, ŞALVAR VE SARIK İSTEDİLER’ şeklindeki başlık dikkatimizi çekti. Haberin devamında, başlığın, bir derneğin genel başkanının açıklamalarına dayandığı anlaşılmaktadır.
-Sözcü Gazetesi’nin 1. sayfasının ortasındaki bir eylem resminin altında da, yine aynı derneğin ifadelerinden esinlenerek yazılmış, ‘ÇARŞAF, SARIK VE CÜPPE DE İSTERİZ’ başlığı görünüyordu…
Her iki haberde yer alan resimleri, sığdırma imkanı olmadığı için, maalesef buraya alamadık. Ama, kamuoyunun çoğunluğu, adı geçen gazetelerdeki haberleri görmüş ve okumuştur…
* * *
Ulus Gazetesi hakkında ileri/geri konuşmalar elbette ki olacaktır. Tabii ki eleştiriler kabulümüzdür. Bunlar karşısında diyecek hiçbir sözümüz yoktur. Olamaz da! Bütün söyleyeceklerimiz; yukarıda açıklamaya çalıştıklarımızdır…
Ancak, ‘Yiğidi Öldürmeli Ama Hakkını Da Vermeli!’ sözünün de boşa söylenmemiş olduğunu unutmamak gerekir diye düşünüyoruz.
Başkalarının sahip olduğu imkanların hiç birisine sahip değilken, kadromuzun da bir elin parmağı kadar olmadığı gerçeğinden hareketle, yayınını sürdürmeye çalıştığımız Ulus Gazetesi, bir kısım günlük gazetelerin, belirli olaydan elde ettikleri görüntülere koydukları başlığı, bu yayınlardan 10 gün kadar önce yazmış ve altına da iki sayfalık yorum çıkarabilmişse; yani bugünün Gündem’ini 10 gün öncesinden doğru bir tespitle belirlemiş ve yazmışsa; bunu saygıyla dile getirmekten başka çare olmadığını düşünmekteyiz.
En azından; bugüne değin Gazete olarak edindiğimiz ahlak, aile ve toplum terbiyesi, gördüklerimiz ve yaşadıklarımız böyle düşünmemizi salık veriyor…
(*):Bir yanlış anlamanın önüne geçmek için şunu, altını çizerek söylüyorum, ‘Aslında adı geçen Gazetelerle hiçbir sorunumuz olmadığı gibi, haberleri buraya sadece örnek olarak aldığımı özellikle belirtmek isterim…’.
Genellikle, yıllardır mütareke basınını izlemenin verdiği alışkanlıkla yapılan eleştiriler bizi rahatsız etmediği gibi; aksine gücümüze güç katmakta, bizi daha da motive etmektedir. Anadolu’da bilinen tabiriyle, ‘Meyveli Ağaç Taşlanır’ gerçeğine olan inancımız itibariyle, gerek bugüne kadar olan, gerekse bundan sonra olabilecek ve hangi merciden gelirse gelsin, bütün eleştirilerin başımızın üzerinde yeri var. Hatta zamanla eleştirileri yayınladığımız bile olmaktadır…
* * *
Aslında bilinmesi ve kabul edilmesi gereken gerçek; Ulus Gazetesi, üstlendiği sorumluluğun gereği olarak, sürekli olarak gündemi izlemekte ve güncel konuları, okurlarına yorum yapılmış olarak, diğer bir ifadeyle de Haber-Kritik olarak sunmaktadır. Bugüne kadar olan yayınında başarıyla sürdürdüğü bu çalışma şekil ve anlayışını, bundan böyle de devam ettirme kararındadır. Bize ulaşan övgüler de bunu işaret etmektedir.
Gündem konusunda hiçbir sıkıntısı olmayan ve bunu okurlarına sunmada, yayın ilkelerinden asla ayrılmaksızın, objektif ölçülere azami hassasiyeti gösteren Ulus Gazetesi, zamanla, diğer bir çok günlük gazetelerin verdiği haberleri 10-15 gün öncesinden, yorum olarak verebilmektedir.
Bunu bir örnekle sabitlemek gerekirse;
21 Ocak 2008 tarihli Ulus Gazetesi’nin birinci sayfasında, ‘SIRADA KARA ÇARŞAF, PEÇE, CÜPPE VE SARIK VAR’ başlıklı bir yorum yayınlamıştık. Yorumun özü; RTE’nin İspanya’da yaptığı basın toplantısında söylediği ve oldukça ilgi çeken bir sözdü.
Neydi bu söz? RTE, türbanın serbest kalmasını savunurcasına;
‘Bir Siyasi Simge olarak taktığını düşünün. Bunu suç kabul edebilir misiniz? Siyasi Simgeler’e yasak getirebilir misiniz? Dünya’nın neresinde böyle bir uygulama var?’ diye söylemişti.
Konu hakkındaki görüşlerimizi kaleme alırken; RTE’nin bu çıkışının tarafgir bir tarzda yapıldığını, dolaysıyla da yanlışlığını vurgulamış, Türkiye’de konuya duyulan tepkilerin çığ gibi büyüdüğünü ifade etmiştik. Ayrıca, Anayasa Hukuku konusunda uzmanlaşmış bilim adamlarımızın söylemlerine yer vermiş ve RTE hükümetinin yaptığı uygulamaların Laik Cumhuriyet anlayışına ters düştüğünü açıklamıştık.
Yorumumuz bu tarz ifadelerimizle devam ediyor ve bireysel tepkilerin yetmediği, demokratik haklar çerçevesinde, birlik ve beraberliğin sağlanarak, yasal sınırların dışına taşmaksızın, kitlesel tepkiler verilmesi gerektiği şeklinde sona eriyordu.
Yayınımız üzerine de; oldukça çok eleştiriler almıştık…
* * *
Anılan tarihteki yayınımızın üzerinden 10 gün kadar bir süre geçtikten sonra; 31 Ocak 2008 tarihli günlük gazetelerden(*);
-Yeniçağ Gazetesi’nin 11. sayfasında ve sayfanın tam orta yerinde, bir eylemden resim verilerek, resmin üzerinde, ‘ÇARŞAF, ŞALVAR VE SARIK İSTEDİLER’ şeklindeki başlık dikkatimizi çekti. Haberin devamında, başlığın, bir derneğin genel başkanının açıklamalarına dayandığı anlaşılmaktadır.
-Sözcü Gazetesi’nin 1. sayfasının ortasındaki bir eylem resminin altında da, yine aynı derneğin ifadelerinden esinlenerek yazılmış, ‘ÇARŞAF, SARIK VE CÜPPE DE İSTERİZ’ başlığı görünüyordu…
Her iki haberde yer alan resimleri, sığdırma imkanı olmadığı için, maalesef buraya alamadık. Ama, kamuoyunun çoğunluğu, adı geçen gazetelerdeki haberleri görmüş ve okumuştur…
* * *
Ulus Gazetesi hakkında ileri/geri konuşmalar elbette ki olacaktır. Tabii ki eleştiriler kabulümüzdür. Bunlar karşısında diyecek hiçbir sözümüz yoktur. Olamaz da! Bütün söyleyeceklerimiz; yukarıda açıklamaya çalıştıklarımızdır…
Ancak, ‘Yiğidi Öldürmeli Ama Hakkını Da Vermeli!’ sözünün de boşa söylenmemiş olduğunu unutmamak gerekir diye düşünüyoruz.
Başkalarının sahip olduğu imkanların hiç birisine sahip değilken, kadromuzun da bir elin parmağı kadar olmadığı gerçeğinden hareketle, yayınını sürdürmeye çalıştığımız Ulus Gazetesi, bir kısım günlük gazetelerin, belirli olaydan elde ettikleri görüntülere koydukları başlığı, bu yayınlardan 10 gün kadar önce yazmış ve altına da iki sayfalık yorum çıkarabilmişse; yani bugünün Gündem’ini 10 gün öncesinden doğru bir tespitle belirlemiş ve yazmışsa; bunu saygıyla dile getirmekten başka çare olmadığını düşünmekteyiz.
En azından; bugüne değin Gazete olarak edindiğimiz ahlak, aile ve toplum terbiyesi, gördüklerimiz ve yaşadıklarımız böyle düşünmemizi salık veriyor…
(*):Bir yanlış anlamanın önüne geçmek için şunu, altını çizerek söylüyorum, ‘Aslında adı geçen Gazetelerle hiçbir sorunumuz olmadığı gibi, haberleri buraya sadece örnek olarak aldığımı özellikle belirtmek isterim…’.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder