20 Şubat 2008 Çarşamba

'BEYAZ ÇARŞAFLA YOLA ÇIKTIK'

RTE, geçen haftaki AKP ve Zihniyeti grup toplantısında yine önce Baykal’a, sonra da medyaya yüklendi ve olabildiğince de sert konuştu.
Türban konusundaki Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, ‘İdam Sehpası’ hatırlatmasına fena takan RTE, oldukça uzun süren konuşmasının odak noktasına, ‘Biz o beyaz çarşaflarla beraber yola çıktık. Bedel ödemeye hazırız’ söylemini oturttu. Bu konuşma esnasında, Bülent Arınç’ın ağladığı gözlendi.
‘BEDEL ÖDEMEYE HAZIRIZ’
Siyasete bir de Beyaz Çarşaf polemiğini sokan RTE’nin oldukça gergin olduğu gözlenen konuşması, çok tehdit eder bir görüntü ortaya koydu. Son zamanlarda oldukça sinirli olan RTE, özellikle medya ve muhalefete karşı ne denli hazımsız olduğunu bir kez daha gösterdi.
Halbuki oturduğu mevkideki bir insanın olabildiğince soğuk kanlı olması gerektiği ve olaylar karşısında tepkisini daha sakin bir şekilde ortaya koymasının zorunlu olduğu RTE’ye zamanla çeşitli yollarla aktarılıyor olmasına karşın; RTE’nin Kasımpaşa efelenmesinden vazgeçmemesi dikkat çekici.
Öteden beri söylediğimiz gibi; AKP ve Zihniyeti, bir siyasi parti olmaktan ziyade, daha çok kendisine yüklenen Ilımlı İslam Misyonu’nun gereğini yerine getirmeye çalışan bir görevli konumunda görüntüsü veriyor.
RTE’nin başı çektiği diklenmeler, efelenmeler son zamanlara oldukça dikkat çekici oldu. Önceden, bu tür diklenmeler neticesinde, herhangi bir şekilde bir sıkıyla karşılaştıklarında, hemen Atatürkçü kesiliyor ve bu alanda, yarım yamalak, sözler etmeye başlıyorlardı. Bu seferki diklenmelerinin ardından gelenleri ise hep birlikte göreceğiz…
Konuşmalar öylesine bir noktaya ulaştı ki; Türkiye’yi, Laikler ve Laik Olmayanlar şeklinde ikiye böldüler dersek, emin olun abartmış sayılmayız. Toplumu bölme, evlerimize kadar ulaştı. Aile içinde bile Laik-Antilaik çatışması var…
NEYİN BEDELİNİ ÖDEYECEKSİNİZ?
RTE’nin bu sözünün, üzerinde hassasiyetle durulması gereken çok önemli bir ifade olduğunu düşünüyoruz.
Neden mi?
Bu sorunun açıklaması çok kolay. Bir ülkenin, 5 yılı aşkın iktidarda olan bir hükümetinin başındaki insan, Atatürkçü olduğunu dilinden düşürmez, ekonomiyi oldukça iyi yerlere getirdiğini sıkça ifade eder, her şeylerin de yolunda olduğunu dillendirerek, güllük gülistanlık içinde yaşadığımızı her fırsatta söylerse; çok merak ediyoruz, acaba neyin bedelini ödeyecektir?
Kendi ifadesiyle yaptıklarını söylediklerine baktığımızda, aslında hesabı verilecek herhangi bir husus yok gibi. Öyle de olması gerekmez mi? Hani her şeyler oldukça güzel ya…
O halde;
Neyin Bedelini ve niçin ödeyeceksiniz?
Bu noktada bir gariplik hissediyoruz. RTE’nin anlattıklarına bakılırsa; Bedeli Ödenecek bir şeyler gözükmüyor. Aksine, gülistanda yaşıyoruz…
Ama, RTE de ‘Bedel Ödemeye Hazırız’ diyor…
RTE bedel ödeyeceğini söylüyorsa; demek ki anlattıkları doğru değil. Yaptık dediklerinin hiç birisi yapılmamış. Atatürkçü ve Laik olduğunu söylemeleri inandırıcı değil. Onun için bedel ödeyebileceğini dillendirmektedir.
Peki, sadece bu mu?
Hayır kesinlikle değil…!
O halde; yapılan nedir ki; RTE bedelini ödeyecekmiş?
TÜRKİYE CUMHURİYETİ YOK EDİLMEK İSTENİYOR
AKP ve Zihniyeti’nin, dışarıdan aldığı destekle iktidarı ele geçirdiği 5 yılı aşkın zamandır yaptığı tek şey; üstlendikleri Ilımlı İslam Modeli misyonunun gereğini yerine getirmektir.
Her fırsatta Atatürk İlke ve Devrimleri’ne karşı olduklarını söylemekten geri durmadılar. Yaptıklarını iddia ettikleri işlerin tamamı Laik Cumhuriyeti yok etmek ve sonra da Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırarak, Ilımlı İslam esaslı bir rejimi ihdas etmektir.
AB üyeliğinin altındaki gerçek de bundan başka bir husus değildir. Düne kadar sövdükleri ABD’nin bugün dizine oturup da elma şekerini yalayarak, Türkiye Cumhuriyeti’ni Bush efendinin talimatlarıyla yönetmek ayrı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Eğitimi milli olmaktan çıkardılar. Adalet sistemindeki siyasallaşma çabaları, olup bitenlere karşın hızla devam etmektedir.
Dış politikamız ABD’nin talimatlarına ve AB’nin arzularına bağlanmıştır.
Özelleştirme adıyla, kökleri Cumhuriyet dönemine kadar uzanan kuruluşlarımız, başta Arap sermayesi olmak üzere emperyalist sermayeye peşkeş çekilmiştir.
Atatürk İlkeleri başta olmak üzere Devrimlere karşı elden gelen her şey yapılmıştır. Atatürk ve O’na ait olan ne varsa yok edilmektedir. Hedef ULUS DEVLET anlayışını yok edip, milleti Ümmet’e, vatandaşı Teba’ya dönüştürme gayretindeler.
Son numaraları da; Türban Dayatmasıdır…
Laiklik ilkesi, etrafından dolaşılarak yok edilmek üzeredir. Anayasa’da yapılmaya çalışılan değişikliğin tek bir anlamı vardır: Atatürk’ün ilkelerinden birisi olan Laiklik İlkesi’nin yok edilmesidir…
Dolaysıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kademe kademe ortadan kaldırılması hedeflenmiştir. Türk Ulusu’nu, çok önceden, ‘Bizden olanlar ve Ötekiler’ diye zaten ikiye bölme sinyallerini vermişlerdi.
AMAÇLARI BELLİ
RTE’nin başkanlığındaki AKP ve Zihniyeti’nin amaçları, kendi ifadeleriyle resmen açıklanmıştır. Yaptıkları artık gözden kaçmadığına ve herkeslerin de bunu açıkça gördüğü belli olduğuna göre, artık niyetlerini gizlemiyorlar.
Yaptıklarının, Atatürk İlke ve Devrimleri’ne ve Cumhuriyet’in Temel Değerleri’ne karşı olduklarını bildiklerinden ve bunun da Anayasamıza ters düştüğünün farkında olduklarından, lafı-sözü dolandırmanın yarar sağlamadığını da görünce, baklayı ağızlarından çıkardılar.
RTE, Zihniyet’in sözcülüğünü yapar konuma düştü ve söylenebilecek en son sözü söyledi: ‘Biz bu yola çıkarken daha önce de demokrasiye inanmış insanların söylediğini biz de söylüyoruz. Biz o beyaz çarşaflarla beraber yola çıktık. Bedel ödemeye hazırız!’ Sözlerin anlatmaya çalıştığı Adnan Menderes ve arkadaşlarıdır. En azından bizim bakışımızla, manzara bunları gösteriyor. Yani, RTE ve şürekası diyor ki; ‘Bizler kafamızda hazır düşüncelerle bu misyonu üstlendik. Bunun için ölümü bile göze aldık…’
Artık buradan sonrası Türk Ulusu’na kalmıştır…
ULUS GAZETESİ’NDEN
conal@ulusgazetesi.com
cengizonal.tarakcioglu@gmail.com

Hiç yorum yok: