14 Şubat 2008 Perşembe

MHP NE YAPIYOR?

Ülkücüler, emekli Paşaları kovaladı

TESUD (Türkiye Emekli Subaylar Derneği) Başkanlığında, emekli askerlerin oluşturduğu dernekler, MHP’nin, AKP ve Zihniyeti’nin türban dayatmasına destek sağlamasından dolayı, MHP Genel Merkezi önüne Siyah Çelenk koymak istediler.
Derneklerin temsilcileri, MHP Genel Merkezine geldiklerinde, Çevik Kuvvet Polisi’nin tedbir almış olmasına karşın, ülkücü gençlerin direnmesiyle karşılaştılar.
Ülkücüler, çelengin bırakılmasına ve ardından da Basın Açıklaması yapılmasına izin vermediler. Tartışma biraz hararetlenince, itiş kakış başladı. Sonunda beklenen oldu. Ülkücü gençler çelengi parçaladılar ve kaldırıp bir köşeye doğru savurdular. Hiç umulmuyor olmasına karşın; kısa süreli de olsa, her iki kesim arasında bir arbede yaşandı.
Gerek Çevik Kuvvet Polisleri tarafından, gerekse ülkücü gurubun arasında gözüken ve olayları yatıştırmaya çalışan ve MHP Genel başkan Yardımcısı olduğu öğrenilen kişinin bütün gayretlerine karşın, bazı ülkücü gençler ortamın gerilmesine neden oldular. Çelengi parçaladılar, Basın Açıklamasına izin vermediler ve ardından da; ‘Allahüekber’ diye tekbir getirerek, emekli askerleri, Genel Merkez önünden uzaklaştırdılar.
Basın Açıklamasına da izin verilmeyen Dernek Temsilcileri –ki yaklaşık 15 kişi kadardı-, telaşlanıp, paniklediler. Koşar adımlarla olay mahallinden uzaklaşmaya çalıştılar. Yakınlardaki bir mağazaya sığınan Dernek Temsilcileri, olayın arzu edilmeyen boyutlara ulaşmasını engellemişlerdir. Bir müddet sonra, sığındıkları mağazadan çıkan emekli askerler, bir minibüsle olay yerinden uzaklaşmışlardır.
Ekranlara yansıyan görüntü vahimdi… Olay yerinden hızla uzaklaşmaya çalışan Temsilcilerin, mikrofonlara kadar ulaşan konuşmalarından, olaydan da çok korktukları ve bir an can derdine düştükleri maalesef duyuldu ve paniklemiş haldeki görüntüleri de izlendi…
MHP, son günlerde Laik Cumhuriyet karşıtı Zihniyet’in ortaya koyduğu türban dayatmasına sağladığı desteğin yanı sıra; bu davranışı protesto etmek isteyen emekli askerlere karşı, ülkücülerin, hafif de olsa, şiddet temayülü göstermiş olması münasebetiyle, yakın geçmişteki seçimlerde kendisine oy desteği vermiş olan kesimin çoğunluğunu üzdü.
Her ne kadar, türban serbestliği söylemleriyle, seçmen tabanına şirin görünmeye çalışan Devlet Bahçeli ve MHP yönetimi olayları öylesine bir noktaya tırmandırdı ki; Laik Cumhuriyet karşıtı Zihniyeti doğrudan destekler durumuna düştü.
Bütün sıkıntılar zaten bu noktada başlıyor. Mütareke Basını’nın dışındaki duyarlı Medya mensuplarının, olayları olabildiğince katkısız bir şekilde vermesi, yaratılan durum hakkında sağduyulu yorumlarda bulunması, Bahçeli ve şürekasının hazımsızlığını ortaya çıkardı.
Başta Devlet Bahçeli ve en yakınındaki parti kurmaylarının sert söylemleri, parti teşkilatını tetikleyici tarzdaki açıklamalar, maalesef olayların bu noktalara kadar ulaşmasına neden olan etkenlerin başlında gelmektedir.
Ayrıca; Bahçeli’nin, kendisini ve partisinin gayretlerini eleştirenleri, ‘…ciddi ruhsal problemi olmakla…’ suçlamasının etkileri ve neden böyle çıkışlar yapıldığı gibi hususlar tartışılırken; ikinci bir açıklamasında da; ‘Anıttepe ile Kocatepe arasında Çelik Halatız’ söylemi anlaşılmaktan uzak bir ifade ve tavır olarak yorumlanmaktadır.
MHP’nin ve Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin bugün sergiledikleri davranışlarının yorumlanması çok zor olmamaktadır. Muhalefet görevini yapacağına; iktidar partisinin payandası olma anlayışı, yıllardır kendisine destek veren seçmenini bile derinden düşündürmektedir.
Önce seçim meydanlarında yağlı ip polemiğini ortaya atan MHP, ardından Cumhurbaşkanı Seçimi’nde payanda olmuş, Laiklik İlkesi gerçeğine karşın Anayasa’nın değiştirilmesine kayıtsız / şartsız destek sağlamış, bütün bunlar göz önünde dururken de; bugünlerde ‘Anıttepe ile Kocatepe arasında çelik halatız’ gibi bir ifadeyi dile getirmiştir. Bunu hangi kasıtla söylediğini elbette açıklamalıdır. Ancak, böylesine tutarsız ve hazımsızca yapılan uç açıklamalar, hem Devlet Bahçeli’ye ve hem de MHP’ye olan inanç ve güveni ciddi derecede sarsmaktadır. Ayrıca, hazımsızlıklar sonucu oluşan gerginlikler, Ülkücü gençleri agresif davranmaya doğru da itmektedir.
Kaldı ki; 22 Temmuz seçimlerinde AKP ve Zihniyeti ile CHP’ye ve daha bir çok siyasi görüşe oy vermeyen seçmenlerin çoğunluğu oylarını MHP’ye vermiş ve bunu da açıklamaktan çekinmemişlerdir. Bunların içinde, asker emeklisi olan vatandaşlarımızın da olduğu kendi açıklamalarıyla sabittir… Bu vatandaşlarımız, bugün, ‘Keşke Ellerimiz Kırılaydı da; MHP’ye Oy Vermeseydik’ diye sızlanmaktadırlar. Hiçbir siyasi partinin, çıkarı ne olursa olsun; kendisine böylesine güvenen ve dolaysıyla da destek veren seçmenlerine bunu yapma hakkı yoktur. Olamaz da!
Seçmenin gözünde MHP fos çıkmıştır. Parti kurmaylarının, türban dayatmasına verilen desteği yumuşatmak amacıyla, ‘Kişi Hak ve Özgürlükleri’ ifadelerine sığınmaya çalışmaktadır.
O halde; adama şunu sormazlar mı?
Tıp veya Hukuk fakültelerinde, öğrenim özgürlüğü gerekçesiyle başında türbanıyla okuyan bir öğrenci, mezun oldu ve stajını da yaptı, sonra doktorluk, hakimlik, savcılık ve avukatlık yapabilmek için başını mı açacaktır? Bunu nasıl garanti edeceksiniz? Buna, MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, ‘Zaman içinde bunu kamu çözecektir…’ türünden bir açıklama getirmeye çalışıyor.
Demek ki; çok sıkça söylediğimiz gibi; bugün Üniversitelerde serbest bırakılmak istenen türbanın yarın ne olacağı tam anlamıyla net değil. Kamusal alanlar, mahkeme kararlarına karşın türban ve türbanlıların cirit attığı, at oynattığı yerler olacak, buna kimse de bir şeyler yapmayacaktır. Bu ve benzeri açıklamaların gösterdiği adres budur. Ama, gerek AKP ve Zihniyeti, gerekse MHP kanadından hiç kimse, kafasının arkasında sakladığı böylesi bir düşünceyi, şimdilik açıklamıyor. Ama, bilsinler ki; görünen köy de kılavuz istemiyor…
Son gelişmeler, MHP’ye destek verenler başta olmak üzere, Türk Ulusu’nun şaşırmasına vesile olmuştur. Vatandaşların ağzını bıçak açmamaktadır. Çoğu, eskiye mi dönülüyor endişesi taşıyor. Çünkü 1975-1980’li yılların etkileri halen hafızalardan silinebilmiş değil maalesef…
Sonuç olarak Devlet Bahçeli ve parti kurmaylarına şunu sormak sırası gelmiştir:
-Yaptıklarınızdan mutlu musunuz?
-Olayların bu noktalara ulaşabileceğini hesaplayarak mı AKP ve Zihniyeti’ne payanda oluyorsunuz?
-Bunları, Türk Milliyetçiliği anlayışınızla bağdaştırabiliyor musunuz?
-Atatürk İlkeleri içinde en önemli konumu olanlardan biri olan Laiklik İlkesi’ni, böylelikle delmeye çalışmakla, bu İlkeyi yok etme gayretleri içerisinde olduğunuzu ve sonuçta da Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etme oyunlarına destek sağladığınızı göremiyor musunuz?
-Olup / bitenlere karşın; Anıtkabir’e Atatürk’ün manevi huzuruna, gönül rahatlığıyla çıkabilecek gücü ve iradeyi kendinizde bulabilecek misiniz?
Ne denebilir ki? Ne yaptığını anlamakta zorlanıyor olmamıza karşın; MHP’nin de Türk Milliyetçiliği anlayışı böyleymiş…
ULUS GAZETESİ’NDEN

Hiç yorum yok: