8 Şubat 2008 Cuma

TOPLUMSAL BARIŞI BOZUYORSUNUZ!

Türk Ulusu olarak bölgemizde, emperyalist güçler tarafından yaratılmış bir yığın soruna ilaveten; hayati önemi haiz iç sorunlarımızın acil çözüm beklediği günümüzde; AKP ve Zihniyeti iktidarının suni olarak gündeme oturttuğu türban karmaşası, toplumda bloklaşmaları başlatmak üzere…
Anayasa Hukuku konusunda tecrübe sahibi aydınlar başta olmak üzere, Üniversite Rektörleri, Barolar, Demokratik Kitle Örgütleri Temsilcileri ve daha bir çok demokratik kesimden gelen tepkilerin yanı sıra; İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut PARLAK olabildiğince sert bir açıklamada bulunarak; türban konusunun, toplumsal barışı tehdit altına aldığını ve Ülkemiz’in birlik ve bütünlüğünü tehdit eder hale geldiğini ifade etmiştir.
Türban’ın, bir din sorunu olmadığını, kendilerinin de başka bir dine mensup bulunmadıklarını ve türbanla ilgili kaygıların temelinde, ne dinsizlikle ilgili bir tercihin, ne başkasının haklarına karşı gelmenin, ne de eğitimin engellenmesi gibi bir düşüncenin bulunmadığını, tek kaygının, Ülkemiz’in, geleceğinin karartılmaması, sonu belirsiz maceralara sürüklenmemesi ve kapkara örtülerle örtülmemesi olarak anlatan Prof. Dr. PARLAK, türbanın arkasına sığınıp, eğitim özgürlüğü kisvesini de kullanarak Cumhuriyet İlkesi’nin ayaklar altına alınmaya çalışıldığını belirtmiştir.
Sözlerini; İstanbul Üniversite’sinin yandaşlığının açık ve net olduğunu, bu yandaşlığın da; Cumhuriyet’in kazanımları, Laik Demokratik Cumhuriyet, Atatürk İlkeleri, Demokratik Hukuk Devleti ve Ulusun bölünmez bütünlüğü olduğu şeklinde sürdüren PARLAK, ‘Bunlardan asla ödün vermedik! Asla da vermeyeceğiz! diye bitirdi.
Öte yandan; Üniversiteler Arası Kurul’un, 1 Şubat 2008 tarihinde yaptığı toplantı esnasında, Kurul adına bir açıklamada bulunan Başkan Prof. Dr. Mustafa AKAYDIN;
Türbanla ilgili Anayasa Değişikliği’nin, Üniversiteler’le sınırlı kalamayacağını ve kamuya yayılmasının kaçınılmaz olduğunu ve bununla da; Cumhuriyet’in Kazanımları’nın kaybedilecek olduğunu özetle vurguladığı konuşmasında, söz konusu değişikliklerin, aynı zamanda, Cumhuriyet’in Laiklik İlkesi’ni ortadan kaldırma çabalarını da artıracağını ifade etti.
Laiklik, Hukukun Üstünlüğü, Atatürk İlkeleri ve benzeri değerlere bağlı olduklarını her fırsatta ifade edenlerin, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal kuruluşları olan Yüksek Mahkemeler’in bağlayıcı kararlarını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ilgili kararlarını da dikkate almak zorunda olduğunu belirten Prof. Dr. AKAYDIN, bahis konusu değişikliklerin, Üniversitelerdeki her türlü eğitim, öğretim ve akademik çalışmaları da etkileyeceği inancını söyledikten sonra, böylelikle kaybedeceklerimizin bir kez daha yerine konamayacağının bilincinde olduklarını dile getirdi.
Bütün bu olup/bitenler karşısında;
RTE’nin, başında bulunduğu AKP ve Zihniyeti iktidarını da kullanarak, türban diye adlandırılan bir paçavrayı Türk Ulusu’na dayatmasını anlamakta zorlanmaktayız. Amacının; Atatürk İlke ve Devrimleri ile Cumhuriyet’in Temel Değerleri ve bugüne değin elde edilmiş Kazanımları’nın ayaklar altına alınmasını sağlamak olduğu gözlerden kaçmayan iktidarın, Atatürk Devrimleri’nden birisine, bu yöntemle bile olsa, karşı durmaya çalışmasının, açık ve seçik bir dille söylemek gerekirse; bir KARŞI DEVRİM gayreti olduğu kesindir.
Üniversiteler’in hemen tamamı ayağa kalkmış, hanım öğretim üyeleri, bu şartlar altında derslere giremeyeceklerini söyleyerek tepkilerini farklı bir ifadeyle göstermeye çalışmaktadır.
RTE’nin, önce inanç gereği olarak dayatmaya çalıştığı ancak yutturamadığı, sonra da; ‘Siyasi Simge olarak takarsa ne diyeceksiniz? Siyasi Simgeyi de yasaklayacak mısınız?’ diyerek türban paçavrasının, Zihniyetindeki asıl yüzünü nihayet ortaya çıkarmış olması, yaptıklarının, organize bir şekildeki KARŞI DEVRİM gayretlerinin bir yönü olduğundan başka bir anlamı olmadığını göstermektedir.
Tüm bunlara karşın, daha düne kadar, Millet’e verdikleri sözlerin üzerindeki örtü bile henüz kaldırılmamış iken; MHP’nin ve dolaysıyla Devlet Bahçeli’nin, AKP ve Zihniyeti gibi, Atatürkçü Düşünceye ve Laik Cumhuriyet’e karşı olduğunu her fırsatta söylemeye çalışan bir siyasi oluşuma, türban gibi bir saçmalık, hatta paçavra yüzünden destek veriyor olmasını, payanda olmaya çalışmasını tanımlamanın zorlukları malum . Bu konuda MHP ve Devlet Bahçeli ve şürekasıne neler söyleneceğini okurlarımızın takdirlerine sunuyoruz.
Toplumun hassas dengeleriyle oynamanın ve ‘Bir yanda yıllardır zulme uğradıklarına inandırılmış bir grup, diğer tarafta da kaygılar ve tereddütler içinde kalacak mutsuz bir grup’ olacak şekilde Türk Ulusu’nu bölmeye çalışma gayretlerinin, dün olmadığı gibi, bugün de Karanlık Zihniyetler’e ve belirli güç odaklarından beslendikleri alenen bilinen Kesim’e hiçbir yararı olmayacaktır.
Siyasi hırslar uğruna ve bu konudaki rant anlayışı için Atatürk Türkiyesi’ni siyasal Ilımlı İslam’a doğru sürükleme çabalarının, Toplumsal Barışı Bozmak üzere olduğunu görmüyor musunuz?
Türk Ulusu’nun dolaysıyla art niyetlilerin dahi, bugünkü özgürlük ortamını yaşıyor olmalarının yegane temel dayanağı ve esası olan Atatürkçü Düşünce’nin ve O’nun İlke ve Devrimleri’nin yok edilmek istenmesinin hiç bir yararı yoktur.
Olamaz da!
ULUS GAZETESİ’NDEN
‘CENGİZ ÖNAL TARAKÇIOĞLU’

Hiç yorum yok: