Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun, 21 Mayıs 2008 tarihinde yayınladığı Bildiri, Ankara’ya bomba gibi düştü. Toplumun dikkatlerini birden üzerinde toplayan Bildiri, AKP ve Zihniyeti iktidarını şok etti.
Şaşkınlıktın elleri ayaklarına dolaşan AKP ve Zihniyeti kurmayları ve Hükümet üyeleri, ne yapacağını bilemez vaziyette sağa-sola koşuştururken; hasta yatağında, bu paniklemeye yüreği dayanmayan RTE, birden iyileşti. Evinden fırladığı gibi soluğu Başbakanlık binasında aldı. Kurmaylarını çağırdı…
Neydi bu olup / bitenler?
Neler oluyordu?
Nereden çıktı bu Bildiri?
Neden böyle bir Bildiri yayınlanma ihtiyacı duyuldu?
Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun böyle bir yetkisi var mıydı?
gibi daha onlarca soru sordu.
Akabinde, bu ve benzeri sorulara cevap arandı durdu… Sonra ne yapılacağı konuşuldu. Nihayet Hükümet adına, sözüm ona, sert bir açıklama yapılması kararlaştırıldı…
***
Hükümet kanadından yapılan açıklamalar, Bildiri’nin, RTE ve Hükümeti üzerinde yarattığı etkiyi görmeye yetti de arttı bile.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, ‘Bildiri siyasi ve gereksiz. Dam üstünde saksağan gibi…’ dedi.
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ise; ‘Bildiri yasal değildir. Bu siyasi bir yorumdur ve kabul edilemez. Yargıtay başkanlar Kurulu, Anayasa Mahkemesi’nde görülen bir dava için taraf olmuştur. Açıkça Mahkeme’yi etkilemeye yönelik, hukuk dışı bir tavırdır…’ şeklinde konuştu.
Açıkça görülebildiği üzere; Hükümet adına yapılan açıklamalar, maçı çamur sahaya çekme gayretinde olunduğunu gösteriyor. Bildiri’nin kapsamından ziyade siyasi yapıldığı düşüncesini pompalanmaya çalışılıyor.
Halbuki, Hukuk’un Üstünlüğü İlkesi’ne bağlı olan yönetimler, Bildiri’yi hukuksal anlamda tetkik edip, söylenenlerin nedenleri ve çözümleri üzerine eğilir. Ancak, Ilımlı İslam misyonuna soyundukları bilinen AKP ve Zihniyeti cevvalleri, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nu siyasi davranmakla ve Anayasa Mahkemesi’ni etki altında bırakmakla suçluyor…
***
Bildiri’ye destek veren açıklamalar hızla çoğalıyor. Toplumun duyarlı kesimlerinden Bildiri lehine açıklamalar yapılıyor.
Danıştay Başkanlar Kurulu da; Hükümet’in, ‘Bu siyasi bir yorumdur. Bunun demokratik ve hukuki meşruiyeti yoktur’ şeklindeki açıklamasını esefle karşıladıklarını belirterek, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun bildirisine destek verdi. Aynı amaçlı destekler siyasi partiler, Üniversitelerarası Kurul, Barolar Birliği Başkanlığı ve hukukçulardan da geldi.
Üniversitelerarası Kurul adına Başkan Prof. Dr. Mustafa Akaydın, ‘Türk Yargısı’na yapılan müdahaleyi kınıyoruz…’ şeklinde dile getirdi tepkilerini…
Yargıtay Bildirisi’nin satır aralarını iyiden iyiye gözden geçirdim. Ama, o Bildiri’nin neresinde siyaset var göremedim. Gören varsa söylesin, ben de bileyim…
RTE ve başında bulunduğu AKP ve Zihniyeti hükümeti olabildiğince tahammülsüzleşti. Hiçbir eleştiriyi kabullenemiyor, söylenenleri de hazmedemiyorlar. Dertleri; dilediğimizi söyleyelim, her istediğimizi rahatça yapalım, Anayasa’nın orasıyla-burasıyla istediğimiz gibi oynayıp değiştirelim, bulduğumuz her fırsatta Atatürk İlke ve Devrimleri’ni yerden yere vurup, Laik Cumhuriyet’in altını oyalım, ancak hiç kimsenin bunlar karşısında sesi çıkmasın…
Kimseler konuşmasın! AKP ve Zihniyeti hükümetinin yaptıkları eleştirilmesin, çağdaş hukuk bunlar için uygulanmasın, özellikle de muhalif olanlardan asla çıt çıkmasın… ABD’nin talimatları, AB’nin de tavsiyeleriyle, bir sömürge ülkesi gibi, işi götürelim.
Tam bir teslimiyet politikası…
İyi güzel de; birader, adama sormazlar mı?
Sen, nerede yaşıyorsun? diye…
Burası, Mustafa Kemal Atatürk’ün, bin bir güçlükle emperyalist devletlere karşı verdiği Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan büyük bir zaferle çıkarak, Cumhuriyet’in ilanının ardından bir sürü dinci ayaklanmayı da bastırıp kurduğu Türkiye Cumhuriyeti… Burada, öyle elini-kolunu sallayıp rahatça dolaşamazsın. Her zaman her istediğini söyleyemez ve de yapamazsın.
Atatürk İlke ve Devrimleri’ni yok etmeye soyunup, Laik Cumhuriyet’in altını, sinsi faaliyetlerle, oyamazsın.
***
RTE’nin sorunu, diktatörlük anlayışında olmasında yatıyor. Buna, maalesef başkalarını da alet ediyor görünüyor. Dışarıdan gelen talimatlar çok sert olmalı…
Çağdaş Hukuk Sistemi, Laik Cumhuriyet falan bunların umurlarında değil.
Ellerinde olsa; Türkiye’yi mecelle hukuku sistemine göre yönetirler. Halen ümmet ve teba zihniyeti özleminde oldukları açıkça görülebiliyor. Ama, iş devletten hortumlamaya ve cukkalamaya geldiğinde, ellerine su dökülemeyecek kadar da mahirler…
AKP ve Zihniyeti hükümetinin, öteden beri de bilindiği gibi, bu konularda, sicili bozuktur.
Bugün Yargı’yla inatlaşan RTE ve kurmayları, dün bir başka konudaki inatlaşmayla karşımızdaydı.
Cumhuriyet’in kurumlarının Cumhuriyet’e sahip çıkmalarından çok rahatsız oldular.
Hazımsızlıkları da buradan geliyor.
CENGİZ ÖNAL ‘TARAKÇIOĞLU’
conal@ulusgazetesi.com
cengizonal.tarakcioglu@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder