5 Mayıs 2008 Pazartesi

İTİBARINIZ BU KADARMIŞ!

S.Arabistan’da berberlik yapan ve iş yeri komşusuyla yaptığı bir tartışma sırasında ‘Allah’a küfrettiği’ iddiasıyla bir yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunan Hatay’lı Sabri Boğday hakkında idam kararı verilmiş.
Karar, bir ay içinde temyiz edilebilecekmiş. Buradan da, beklenen sonuç çıkmazsa; Yüksek Mahkeme’ye başvurma hakkı kullanılacak ve sonuçta da karar Suudi Kralı’nın onayına sunulacakmış. Vahabiler’in yasası da böyleymiş.


***

Türk Ulusu, Suudi Kralı’nı Ankara’yı ziyaretiyle yakından tanımıştı. Ankara’ya oldukça kalabalık bir heyetle ve büyük bir gösterişle, adeta çıkarma yapan konuk Kral, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve RTE tarafından bizzat ayağına gidilerek kaldığı otelde ziyaret edildi.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın, bugüne değin asla gerçekleşmemiş olan ve bütün protokol geleneklerini alt-üst edercesine, halkını şeriatla yöneten bir kralın ayağına kadar gidip, İstanbul Hatırası misali, RTE ile birlikte sağına ve soluna yerleşerek resim çektirmesi, Atatürk İlke ve Devrimleri’ne inanmış, Cumhuriyet’in Temel Değerleri’ne ve bugüne değin elde edilmiş Kazanımları’na Özde bağlı olan vatandaşlarımızı tedirgin etmiş, üzmüş ve hatta utandırmıştır.
Kral’a olan hayranlık gösterisi bununla da bitmemiş; Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, şeriatçı bir Kral’a Devlet Şeref Madalyası verilmiştir.

***

Bu kadar ihtimam gösterilen Suudi Kral’ı, bu günlerde yeniden gündemimize girdi. Nedeni, S. Arabistan’a çalışmaya giden Hatay’lı bir vatandaşımızın başına gelen makus olay. Eğer, yasal yolların takibi sonuç vermez ise; Sabri Boğday adlı vatandaşımız, başı kesilerek idam edilecek.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, muhtemelen yakın geçmişteki ziyaret esnasındaki ilişkiler de hatırlanarak, Vahabi Kral’dan, yazdığı bir mektupla, adı geçen vatandaşımızın affını rica etmiş. Hatta RTE ve daha başka hatırlı kişilerin de devrede oldukları ve çabaların sürdürüldüğü yayılan haberler arasında. Riyad Büyükelçimiz Naci Koru böyle söylüyor…
Alınabilen haberlere göre; malum kral, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün iki hafta kadar önce yazdığı rica mektubunu önemsememiş, hatta ‘Yok’ varsaymış.
İşte buna şaşırmamak elde değil.
Nasıl olur efendim?
Biz, bugüne kadar hemen hiç kimselere gösterilmeyen itibarı zat-ı şahanelerine göstermedik mi? Hürmette ve saygıda kusur etmeyelim diye sağ ve sol yanlarına geçerek, ibret-i alem için resim çektirmedik mi? Böylelikle; bu samimiyetimizi bir de tescillemedik mi?
Peki! Ne o öyle? Rica mektubunu önemsememek, ‘Yok’ saymak falan? Biraz ayıp olmuyor mu?
Eh! Oluyor elbet…!

***

Olacak iş değil bu!
Yerden göğe kadar haklısınız beyler... Bu kadar kendinizi helak etmiş, başta Türkiye’deki yandaşlarınız olmak üzere; bütün dünyaya mesajlar göndermişsiniz; ardından da mektubunuz ciddiye alınmasın. Fevkalade ayıp olmuştur…
Bunu, normal şartlarda bir insan yapmaz. Yapmamalı…!
Bizim kültürümüzde, ‘Bir Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Vardır’ diye anlamlı ve oldukça da güzel bir söz vardır.
Suudi Kral, bırakın kahveyi, bu kadar hürmetin de hatırını saymamakla büyük nezaketsizlik göstermiştir. Demek ki, bu Kral, bizim kültür normlarımıza göre, normal bir insan değilmiş…
Çok ayıp! Bir Kral’a asla yakıştıramadık… Kral olmuş ama; maalesef Adam olamamış…
……….
Efendiler!
Boşuna diz dövmenin bir anlamı yok. Bu Kral’ın, zaten bizdeki sicili oldukça bozuk… Tarih, 1. Dünya Savaşı sırasında, İngilizlerle işbirliği yapıp, Osmanlı’yı arkadan vurduklarını kayıt altına almamış mı? Bunları okumadınız mı? Gerçi Milli Mücadele tarihinin, bir kısım insanlarımız tarafından, okunup/okunmadığı konusunda ciddi endişelerim var…
Ayrıca; hatırlarsanız; Osmanlı döneminin önemli eserlerinden biri olan, Kabe’nin tam karşısındaki Ecyad Kalesini yıkıp, yerini dümdüz ettikten sonra, aynı alana, beş yıldızlı Zemzem Tower(Kule)’si yapmaya çalıştıklarında, Devlet’in en üst düzeyindekilerin ricasının yine işe yaramadığını ne çabuk unuttunuz?
Sonuçta; bütün gayretkeşlikle ortaya koyduğunuz girişimlerinizi takmadılar ve Zemzem Kulesi oraya yapıldı. Oradan en çok mülk edinenlerin de; AKP ve Zihniyeti ile bu Zihniyet’e yakın olduğu söylenen kişiler olduğu yolunda yoğun haberler ortalıkta dolaşmaktadır.

***

Bir çok kez yazdım. Yine de yazıyorum. Gerekirse bin kez daha yazarım…
Devlet adamı olmak kolay iş değildir. Devlet Adamlığı, AKP ve Zihniyeti ve bu Zihniyet’ten yol almış insanların yaptığı gibi olmaz. Olmuyor işte. Sizler de gözlerinizle artık bu gerçeği görüyorsunuz. Göremiyorsanız; bir an evvel görseniz iyi olur diye düşünüyorum.
Eğer, Devlet Adamlığı’nın gereği, layıkıyla yapılırsa, hiç şüphe yok ki; bugünkünden çok daha fazla saygı ve itibar görürsünüz.
Öteden beri sıkça söylediğim; Milli Mücadele bilinmeden Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetilemeyeceğidir. Yönettiklerini sananlar yanıldıklarını er-geç anlarlar… Bunun için günümüzdeki olup/bitenlere bakmak yeter de artar bile…
Halbuki, Mustafa Kemal Atatürk’ün, İzmir’in alınmasının ardından İngiliz Donanması’ndan üst düzey bir subaya söyledikleri ve İngiliz subayını kovmaktan beter ettiği bilinebilse ve hatta hatırlanabilse; bu türden hatalara düşülmez, hüsranlar yaşanmaz ve Türk Ulusu’nun da boynu eğik kalmazdı. Çünkü, Devlet Adamlığı’nın olmazsa olmazı, şartlar ve sebepler ne olursa olsun, Onurlu Davranmak’tan asla vazgeçmemektir!
Üzülmeyin! Olanlar oldu artık…
Bir gerçek var ki; hep birlikte gördük, ‘İtibarınız Bu kadarmış!’
CENGİZ ÖNAL ‘TARAKÇIOĞLU’
conal@ulusgazetesi.com
cengizonal.tarakcioglu@gmail.com

Hiç yorum yok: