Çözümsüzlüğü, ‘Çözüm’ gibi görenlerin yarattığı kaos, toplumu olabildiğince germiştir. Siyasi İktidar’ın hayalleri gerçekleşmemiş, iyici düşünülmeden ve yeterince hesap kitap yapılmadan gayret edilen girişimler neticesinde, toplum, Çağdaş ve Laik Cumhuriyet yanlıları ve karşıtları olarak, adeta ikiye bölünmüştür.
RTE’nin ve partisinin diğer kurmaylarının, inatlaşmadan vazgeçmeden, ortaya attıkları söylemler; insanımızın kafasını iyiden iyiye karıştırmıştır. Çoğunluğun, ‘Ne yapılacağını bilemez…’ duruma getirilmesi bilinçli olarak sağlanmış ve bundan da adeta medet umar noktasına gelinmiştir.
Gerilimin hiç kimseye yarar getirmeyeceği görülememiştir. Gözlerini siyasi rant hırsı öylesine körletmiş ki; yakın tarihimize bakarak, ders alma yöntemine gidememişlerdir.
HUKUK DIŞI İŞLER
Öncelikle medya üzerinde etkili olmaya çalışılmıştır. Bunun için de en etkili silah olarak TMSF(Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu) kullanılmıştır. Medya üzerine olabildiğince gidilmiş ve ‘Bizans Oyunları’ denilebilecek yöntemlerle, medyanın siyasal taraf olması sağlanmıştır.
Siyasi Otorite’nin, kendine yakın hale getirdiği bir kısım medya organları vasıtasıyla; yapılan yalan yanlış haberler ve yorumlar ile bazı kendini bilmezlerin de muhbirliği sayesinde, Gazeteciler, Siyasetçiler ve Bilim Adamları, gammazlanmış ve ayrıca da sanki hedef gösterilmiş gibi yapılmıştır.
Bir yanda bunlar olurken; diğer taraftan RTE ve Ertuğrul Günay başta olmak üzere bir kısım AKP ve Zihniyeti kurmayları, amaçlarına daha çabuk ulaşabilmek için, sert ve gereksiz söylemleriyle Türk İnsanı’nın kafasını karıştırmıştır.
RTE ve iktidarın diğer bir kısım mensupları; henüz iddianamesi dahi hazırlanmamış ve kişilerin suçlu olup/olmadığı Mahkeme’ce tespit edilmemiş gözaltılarla ilgili yorumlarda bulunulmuştur. Gizlilik ve yayın yasağına karşın, siyasetin yarattığı ranttan nasiplenen bir kısım işbirlikçi medya, muhbirlikleri sayesinde gözaltına alınan aydınları ve bilim adamlarını, mahkemesi görülmeden suçlamaya başlamışlar ve henüz hiç kimsenin ne olduğunu dahi bilmediği bir örgüt adı uydurularak, bununla ilişkilendirmişlerdir…
Maalesef; RTE ve devşirerek bakan yaptığı Ertuğrul Günay da bu olayların gerçekleşmesine çanak tutmuşlardır…
BASKIYLA SİNDİRME
Amaçları; Atatürk İlke ve Devrimleri’ne olan inancı tamamen yok etmek ve Çağdaş, Laik Cumhuriyet’i ortadan kaldırmak ve Türkiye Cumhuriyeti’ni, Dini Esas’a dayalı bir Devlet’e dönüştürmektir. Yani kısacası Şeriat’ı geri getirmektir.
Bunun için, öncelikle Türk Ulusu’nun sindirilmesinin gereğine inanmışlar ve bunu da baskıyla yapmaya başlamışlardır. Kullanılan en etkin yöntem olarak da; dinci basın ve bir kısım köşe yazarları kullanılmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın, ‘Laikliğe Aykırı Fiillerin Odağı Haline Geldiği’ gerekçesiyle; AKP hakkında Anayasa Mahkemesi’nde dava açması, başta RTE olmak üzere AKP ve Zihniyeti’nin kurmayları ve bütün mensuplarında şok edici bir etki yarattı. Hemen Başsavcı’ya yönelik sataşmalar ve sert ifadeler kendini göstermeye başladı.
Telaş ve panik nedeniyle, söylemler bir o kadar daha garipleşti. Baskı ve sindirme arzusu daha da belirginleşti…
Yapılan salon toplantıları ve medya açıklamaları ve televizyon programlarında hedeflenen unsurun, Türk Ulusu’nun mücadele azim, güç ve kararlılığının kırılması olduğu hemen sezinleniyordu. Türkiye’yi, yarattıkları kaos ortamında, ortaçağ karanlığına doğru götürmek istedikleri açık ve netti…
GELİŞMENİN SEYRİ
Olup / bitenler neticesinde, gelişmenin seyrinin sağlıklı olabileceği konusunda endişelerin yoğunlaştığı görülüyor. Hepimiz, bundan sonra olabilecekler konusunda büyük bir bilinmezlik içindeyiz.
Toplum olabildiğince tedirgin ve birbirine, dolaysıyla da otoriteye olan güvenini yitirmiştir.
Atatürk İlke ve Devrimleri’ne inanmış ve Cumhuriyet’in Temel Değerleri’ne ve bugüne değin elde edilmiş Kazanımları’na özde bağlı olan Türk Ulusu’nun büyük çoğunluğunun, yani diğer bir ifadeyle vatansever vatandaşlarımızın, tehlikenin daha da büyüyebileceği konusundaki endişelerinin kaldırılması zorunludur.
Korkunun ve bunun yaratabileceği tedirginliğin, kitleler arasındaki mesafeyi daha da açacağı görülebilmektedir.
Hiç kimsenin, sebebi ve gerekçesi ne olursa olsun; toplumu böylesine bölme lüksü yoktur. Olamaz da!
Bu münasebetle de; RTE ve başında bulunduğu AKP ve Zihniyeti’nin, gerilim politikasından ve gerginlik yaratıcı tavır, davranış ve söylemlerden kaçınması gerekir. AKP’yi kapatma davasının yarattığı öç alma duygusu, siyasi otoriteye yakışmayan niteliklerdendir…
CENGİZ ÖNAL ‘TARAKÇIOĞLU’
conal@ulusgazetesi.com
cengizonal.tarakcioglu@gmail.com
2 Nisan 2008 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder