19 Nisan 2008 Cumartesi

PİRİNÇ’TE VURGUN!

Ortalıkta bir Pirinç muhabbetidir gidiyor. Efendim, piyasada pirinç yokmuş, büyük alış-veriş mağazaları pirinci fahiş fiyattan satıyormuş, Toprak Mahsülleri Ofisi’nde, savaş halinde bile yetecek derecede pirinç stoku varmış…
Yaklaşık on beş günü aşkın bir süredir, spekülatif haberler havada uçuşup duruyor. Bu ne saçma sapan bir iştir? Gerçekten düne kadar marketlerden 1.80 YTL civarında bir fiyatla alınabilen pirinç; aniden 3,50 – 4.00 YTL civarlarına fırlayıverdi.
Gelişmeler üzerine beklenen ilk açıklama Tarım Bakanı Mehdi Eker’den geldi. Bakan, ‘Birkaç gün pirinç almayın. O zaman fiyatlar düşecektir. Bu arada da bulgur yenilebilir…’ şeklinde ve bir Tarım Bakanı’ndan beklenmeyen, ciddiyetten uzak ve sorumluluk sanki kendisinde değilmiş gibi sözler sarf etti…
Ardından da; kasıtlı olarak yaratıldığı ortaya çıkan bu toz duman ortamında, Kürşad Tüzmen bir açıklama yaptı. Tüzmen, ‘100 bin tonluk bir ithalat yapmak üzere çalışmaları başlattık…’ anlamında bir şeyler mırıldandı.



***


İşin aslının bize anlattığı gibi olmadığı ortada. Hele, Tarım Bakanı’nın açıklamasının asla doyurucu bir tarafı yok. Kürşad Tüzmen ise; bu konuyla ilgili ileride olabilecek adam kayırma ve kollamanın, dolaysıyla Vurgun’un, toplumda yaratacağı infialin etkisini azaltabilmek amacıyla şimdiden tedbir almaya çalışıyor… Yani, pirinç üretiminin yetmediği ve ithal pirinç getirilebileceğini şimdiden dillendiriyor.
Tezgah oldukça iyi gidiyor. Nasıl olsa toplumdan ciddi anlamda bir tepki de gelmiyor… Gel keyfim gel!
Görünen manzara; AKP ve Zihniyeti’nin, kendisine zaman içinde büyük destekte bulunanlara, bugün bir şekilde diyet borcu ödemeye çalıştığı şeklindedir..
Olay, önce şöyle başlıyor:
Toprak Mahsülleri Ofisi, doğan ihtiyaca binaen, piyasaya pirinç satmaya karar veriyor. Haber, ulaşacağı yerlere olabildiğince el altından ve çabucak ulaştırılıyor. Tabii, sonuçta amaç hasıl oluyor ve bu satıştan en büyük payı, Maliye Bakanı’nın oğulcuğu Abdullah Unakıtan ile birlikte hareket eden AKEL Şirketler Grubu kapıyor(Bu gurup, %18’lik bir oranla 5,6 bin ton pirinç alıyor)(Cumhuriyet, 18.04.2008).
Elbette, başka nasiplenenler de var. Ama aslan payı oğulcuk ve AKEL Grubu’nun…
Ardından, dünya gıda sektöründeki hareketlenmeye paralel olarak, Türkiye’de de pirinç sıkıntısı kendini göstermeye başlıyor. Stokçular, ellerindeki malı zulaya atıp, vaziyeti kurtarma amacıyla, olabildiğince az malı piyasaya sürüyor. Buna paralel olarak; pirinç fiyatları da kademe kademe yükseltiliyor.
Olayın tamamı, bu aşamada bundan ibaret. Tabi yüksek pirinç fiyatları, TMO’dan düşük fiyattan pirinç alanlara, ilk etapta, epeyce para kazandırıyor…



***


Olayın ikinci aşaması pastanın uluslararası alanda paylaşılmasıdır. Hani, Kürşad Tüzmen, 100 bin ton pirinç ithali olacağını açıklamıştı ya! İşte yüklü bir miktar olarak bilinen bu malın hangi ülkelerden temin edileceği bile ayarlanmış: ABD, İtalya ve Mısır…
Bu ülkelerin özelliği; ABD ve Mısır’dan alınacak pirinçlerin, ABD Firmaları’nın himayesinde ve özellikle de Mısır’ın kullanılarak temin edilecek olması. İtalya’dan alınacak olanın ise; son yıllarda neredeyse akraba denilecek kadar yakın olunan Berlusconi’yle dost-ahbap ilişkilerine göre sağlanacağı. Burada tezgahın özüne bir kez daha dikkatlerinizi çekmek isterim…
Yakın gelecekte, gelişmeleri birlikte göreceğiz… Ne fark eder ki?
Kazancın boyutu çok yönlü düşünülmüş ve planın kurgusu, ABD’den buyana herkeslerin yeterince kazanması üzerine yapılmıştır. Pastadan herkes payını alacak. Bu işin raconu böyle. Racona uymayan, dışlanır. Onunla bir daha iş yapılmaz!
Yapılacak İthalat’ta, yine mahdumlar veya tarikatların uygun görecekleri, hatta doğrudan işaret edecekleri birileri öne çıkacak ve toplu ithalat, yabancı firmalarla işbirliği ve mükemmel bir uyum içinde, bunlara yaptırılacaktır.
Eninde sonunda, kasıtlı olarak çökertilen tarım sektörünün olması gereken milli üretimi bir yana itilecek, tıpkı, Çin’den getirilen ucuz, kalitesiz ve niteliksiz, hatta çoğunluğu da sağlık için tehlike oluşturan mallarla piyasayı doldurmada olduğu gibi; pirincin de büyük bir bölümü dışarıdan alınacaktır. Tezgahtan nemalanan herkes de mutlu olacaktır!


***


Türk çiftçisinin durumuna gelince; onu hiç sormayın. Ülkemiz’in bir çok yöresinde çeltik ekimi yapılmakta ve oldukça da kaliteli pirinç üretilmektedir. Örneğin, Kastamonu, Terme, Kızılcahamam, Trakya yöresi ve daha onlarca beldemiz sayılabilir…
Ancak, çiftçilerimizin hali içler acısı. Yeterli sulamayı yapmaya güçleri yetmediği için kısıtlı imkanla yetiştirilmeye çalışılan pirinç bile; RTE ve adamları tarafından çok görüldü. Geçen seneki ürünleri ellerinden komik sayılabilecek bir fiyatla alınıp, paraları bile bölük pörçük ödendi. Hele, teşvik primini ise, alınması güçleşsin diye, her türlü yöntem uygulandı. Tabii çaktırmadan!
Halbuki yapılacak olan çok basitti. Çeltik ekimi yapılan yörelerimizde, küçük boyutla yapılacak sulama yatırımları neticesinde elde edilebilecek mahsül, hem çiftçimizi mutlu edecek, hem de bizi bu konuda emperyalist sermayenin ve işbirlikçilerinin insafına terk etmeyecekti…
Ama, kazın ayağı öyle değil! Tezgah çok önceden kurulmuş ve mükemmel bir şekilde uygulanabilmesi için her yöntemin denenmesi göze alınmıştı.
AKP ve Zihniyeti hükümetinin bazı üyelerine de çıkıp, toplumu yatıştıracak sözleri dillendirmek kaldı. Sonuçta Pirinç’te Vurgun için her şey hazır. Tezgahlanan oyun, hayasızca, utanmadan ve de yüzler kızarmadan oynanıyor ve oynanmaya devam edileceği de kesin gözüküyor.
Bu çirkin oyunların karşısında yapılacak olan; vatandaşlarımızın duyarlı olmaları ve bunu göstermekten çekinmemeleridir. Tüketici Dernekleri ve çevremizde olan demokratik kitle örgütleri bünyesinde birleşerek tepkimizi pekala gösterebiliriz.
Göstermeliyiz de!
CENGİZ ÖNAL ‘TARAKÇIOĞLU’
conal@ulusgazetesi.com
cengizonal.tarakcioglu@gmail.com

Hiç yorum yok: